YAZIN BESLENMEDE DEĞİŞİKLİK YAPIN

YAZIN BESLENMEDE DEĞİŞİKLİK YAPIN

Yaz mevsiminde sıcaklıkların artması ile birlikte beslenmede de değişiklikler yapılması sağlığımızı korumak açısından büyük önem taşıyor. Denizli İl Sağlık Müdürlüğü Diyetisyeni Tuba Sözer,…

Yaz mevsiminde sıcaklıkların artması ile birlikte beslenmede de değişiklikler yapılması sağlığımızı korumak açısından büyük önem taşıyor. Denizli İl Sağlık Müdürlüğü Diyetisyeni Tuba Sözer, yaz mevsimi beslenmesi ve besinlerin doğru saklanması konularında önemli açıklamalarda bulundu.

Diyetisyen Tuba Sözer, yaz mevsiminde sıcaklık artışı nedeniyle terleme ile birlikte vücutta sıvı kaybı oluştuğunu, buna bağlı normal zamanlarda en az 2 litre olan sıvı ihtiyacının yaz aylarında 3 litreye kadar çıkabildiğini söyledi. Sözer: “Bu kayıp elektrolit kaybı ile beraber, tansiyon dengesizliği, baş ağrısı, halsizlik ve yorgunluk yapabilir. Bu yüzden susamayı beklemeden mutlaka düzenli olarak su tüketme alışkanlığı edinmeliyiz. Su ihtiyacımızın büyük çoğunluğunu içme suyu, bunun dışında taze sıkılmış meyve suları, bitki çayları, şekersiz olarak meyvenin kendi tadıyla pişmiş kompostolar, limonata, ayran, kefir, soda gibi içecekler ile karşılamalıyız. Yeterli su alıp almadığımızın en belirgin göstergesi idrar rengimizdir. Eğer idrarınız renksize yakın ise sıvı alımı yeterlidir, koyu sarı ise yetersizdir anlamına gelmektedir” şeklinde konuştu.

Yaz aylarında mevsime uygun sağlıklı besin seçimi yapılması, aşırı yağlı ve şekerli yiyeceklerden kaçınılması uyarısında bulunan Diyetisyen Sözer; “Sıcak havalarda su, vitamin ve mineral içeriği yüksek meyve, sebze ve tam tahıllara dayalı bir beslenme şekli daha uygundur. Yaz meyveleri bu ihtiyacımızı en iyi şekilde karşılar. Akdeniz diyeti de bunun için en uygun örnektir. Balık, zeytinyağlı sebze yemekleri, meyve, salata ve yağlı tohumlar en iyi seçimlerdir. Ayrıca sıcak ile birlikte terleme oranı arttığı için elektrolit dengesini sağlayacak yoğurt, ayran cacık tüketimi de unutulmamalıdır.  Kızartmalar, aşırı yağlı gıdalar ya da sakatatlar yerine ızgara, buğulama, haşlama olarak hazırlanmış, yağı alınmış etler tercih edilmelidir. Omega-3 yağ asitlerini içeren balık haftada 2 kez tüketilmeli. Kan şekerinin hızla yükselip, hızla düşmesine sebep olan şerbetli, yağlı, ağır tatlılar yerine dondurma, sütlü veya meyveli tatlılar tüketilmelidir” diye konuştu.

Besin Zehirlenmelerini Önlemek İçin Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Sıcakların yükselmesiyle mutfaklarda besinlerin hazırlanma, pişirilme ve saklama sürecinin de çok önemli olduğuna değinen Sözer, bazı besinlerin sıcağın etkisiyle daha kolay bozulabildiğini vurgulayarak şu önerilerde bulundu: “En kolay  bozulan ve bakteri üremesine sebep olan besinlerin başında protein içeriği yüksek besinler yani beyaz ve kırmızı etler, süt, süt ürünleri ve yumurta gelmektedir. Bu besinlerin hijyenik koşullara özen gösterilmeksizin hazırlanması, pişirilmesi ve uygun olmayan koşullarda saklanması sonucunda çoğalan bakteriler ve onların toksinleri besin zehirlenmelerine sebep olmakta ve kişilerde ilk zehirlenme belirtileri olarak genellikle karın ağrıları, bulantı, kusma ve ishal görülmektedir. Bunların dışında iyi yıkanmamış sebze ve meyveler, yeterli pişmemiş veya bayatlamış besinler, bakteri bulaşmış içme suları ve bozuk konserve gıdaların tüketilmesi de besin zehirlenmelerine neden olur.

Bu nedenle; besinlerin iyi piştiğinden emin olunmalıdır. Yeterli süre ve sıcaklıkta pişmeyen yiyecekler, zararlı bakterilerin sindirim sistemine taşınmasına yol açarak zehirlenmelere neden olur. Pişmiş yiyecekler oda sıcaklığında iki saatten fazla bekletilmemelidir. Yemeklerin bir kerede tüketilebilecek kadar hazırlanması, yeniden ısıtılıp kullanılmaması veya çok gerekliyse sadece bir defa ısıtılması da zehirlenme riskini azaltacaktır. Meyveler ve sebzeler tüketilmeden önce akan su altında çok iyi yıkanmalıdır. Satın alınan yiyecekler oda sıcaklığında ve üstü açık bırakılmamalı, buzdolabında saklanmalıdır. Et, tavuk ve balıklar buzdolabında iyi paketlenmiş bir şekilde saklanmalıdır. İyi paketlenmeyen paketlerden sızacak et suları, diğer besinlere bulaşarak bozulmalara yol açabilir. Et parçalara ayrıldıkça üzerinde bakterilerin üreme hızı artar, bu yüzden kıyma halindeki etler parça etlere göre daha çabuk bozulurlar. Çok bekletmeden tüketilmeleri gerekir. Pastörize süt ve süt ürünleri kullanılmalı, çatlak ve kırık olan, üzerine dışkı bulaşmış yumurta satın alınmamalıdır. Satın alırken son kullanma tarihlerine çok dikkat edilmelidir. Et, tavuk gibi besinlerin doğrandığı kesme tahtası başka bir amaçla kullanılmamalı, bu tahta, kesme bıçağı ve kaplar kullanıldıktan sonra deterjanla ve sıcak suyla iyice yıkanıp durulanmalıdır. Konserve satın alırken üst ve alt kapaklarına dikkatlice bakılmalı, ezik, hasarlı, kapaklarında şişkinlik olan, son kullanma tarihi geçen ürünler alınmamalı, açıldıktan sonra bekletmeden tüketilmelidir. Market alışverişlerinde et, süt ve süt ürünleri ile dondurulmuş besinler alışverişin sonunda alınmalıdır. Market sepetinde uzun süre bekletmek bakterilerin üremesine ve bozulmalara yol açar. Dondurulmuş besinler bir gün öncesinden buzdolabına alınarak 0-4°C aralığında veya mikrodalga fırınlarda çözdürülmeli ve çözdürülen besinler tekrar dondurulmamalıdır. Tahıllar ve kuru baklagiller kuru ortamlarda ve 15°C -20°C arasındaki sıcaklıklarda muhafaza edilmelidir. Özellikle yaz aylarında açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır” dedi.