YASAYA CHP'DEN MUHALEFET ŞERHİ
Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"na ilişkin muhalefet şerhi
CHP DENİZLİ MİLLETVEKİLİ KAZIM ARSLAN YASAYA MUHALEFET ŞERHİ KOYDUKLARINI BELİRTEREK BU YANLIŞTAN BİR AN DÖNÜLMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ. VE KONUYLA İLGİLİ LISA BİR ŞERH METNİ GÖNDERDİ.
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nun Cumhuriyet Halk Partili üyelerinin Üretim Reform Paketi kısa adıyla bilinen “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"na ilişkin muhalefet şerhini, özetiyle birlikte ekte ilginize sunuyoruz.
MUHALEFET ŞERHİ Özet
- Ülkemizde üretimin ve yatırımın, adil rekabetin, mülkiyet ve ifade özgürlüğünün, yaşam ve çalışma hakkının, hukuksal güvencelerin, güvenliğin önündeki en büyük engel, OHAL sürecidir. Vatandaşlarımızı her alanda derin kaygıya sürükleyen, toplumsal huzuru ve beraberliğimizi daha fazla bozan, üretimin, yerli ve yabancı yatırımın korkusu, çekincesi, amacından saptırılmış OHAL uygulamalarıdır. Ülkemiz, herkesin yarınına kuşkuyla baktığı, “acaba yarınım ne olacak” dediği bir noktaya getirilmiştir.
- OHAL, zaman yitirmeksizin kaldırılmalıdır. Toplumda muhalif her kesime baskı kuran, korkutan, terörist yaftasıyla ötekileştiren, demokratik ve laik hukuk devletinin kazanımlarını geriye götüren bu sürecin ekonomide, adalette, güvenlikte, piyasa düzeninde, devlette açtığı yaralar OHAL’siz bir süreçte tartışılmalı, yargılamalar adil biçimde bağımsız yargı tarafından yapılmalıdır.
- Devletimizi, toplumumuzu iç savaşın, ağır ekonomik ve sosyal kayıpların, uçurumun eşiğine getiren, şehit ve gazi acısına maruz bırakan FETÖ’nün siyasetteki sorumluluları, bu örgütün siyasette ve iş dünyasında nüfuz ağının güçlenmesine ortam hazırlayan iktidar paydaşları ortaya çıkarılmalı, halkımıza hesap vermeli, zaman geçirmeden yargılanmalıdır.
- OHAL sürecinde yatırımcı tedirgindir, yarınından emin değildir. Üretim yapan sektörler maliyet girdilerinin yüksekliği ve ithalata bağımlı enerji, finansmana erişim zorlukları kadar OHAL’in uygulamaları nedeniyle de endişeli bir ortamda çalışmaktadır. Üretim reformu, ancak ve ancak OHAL’siz bir dönemde tam anlamıyla sonuç verebilecektir.
- Hangi yasal düzenleme gelirse gelsin, bu yasalar hedeflerine ancak adaletin, kişilere göre değişmeyen kurallarla yönetilen bir piyasanın, öngörülebilir bir piyasa düzeninin, kamuda liyakatin, bölgesiyle dost bir dış politikanın egemen olması halinde ulaşabilecektir. İktidar, üretim reformunu başarılı kılacak bu zeminden yoksundur. Bölgemizdeki yeni ekonomik ittifaklar, enerji modelleri, savunma sanayii anlaşmaları ve güvenlik politikalarının dışında kalmakta, ülkemizin potansiyelini iç ve dış piyasalarda değerlendirememektedir.
- Gündemimizdeki Üretim Reformu torba kanun tasarısı, eklenen birçok maddesiyle amacından sapmıştır. Tasarı mevcut haliyle 90 madde olup 30 farklı kanun ve KHK’da değişiklik öngörmektedir. Değişiklik öngörülen 30 kanun ve KHK’dan 13’ü komisyonumuzun doğrudan uzmanlık alanına girmemektedir. Bu tasarı maddelerinin ilgili ihtisas komisyonlarına sevk edilmesi yönündeki talebimiz dikkate alınmamış ve reddedilmiştir.
- Cumhuriyet Halk Partisi olarak, üretim reformuna dair düzenlemelere her süreçte olumlu yaklaşırken, tasarının ana amacı dışına çıkan, hatta korsan önergelere dönüşen düzenlemelerini ise reddettik. 1/837 esas numaralı tasarıyı kamuoyuna açılan ilk taslak aşamasıyla birlikte yakından takip ettik; üretime, sanayi alanındaki ortak sorunlara tabandan gelen talepler olduğu müddetçe olumlu yaklaştık. Komisyon aşamasındaki önergelerimizle kanunun yüksek katma değerli üretim, üniversite-sanayi işbirliği ve sanayi maliyetleri alanında eksiksiz çıkması, sanayicilerin kendi yönetim organlarında daha fazla söz sahibi olması adına çaba harcadık. İktidar tarafından da kabul gören ve sanayicimizi doğrudan ilgilendiren birçok önergemiz tasarının ilgili maddelerine eklenmiştir.
- Tasarının taslak sürecinde hiç görüşülmemiş, kamuoyunun bilgilendirilmediği, bugün toplumun haklı tepkisini çeken ve Üretim Reformuyla ilgisi bulunmayan maddeler geceyarısı önergeleriyle ve komisyon toplantısının sonunda ayrıntılı tartışma ve bilgilendirme yapılmaksızın getirilmiştir. Önerge gerekçelerinin birçoğunda gerçek niyet gizli tutulmuş ve önergeler AKP milletvekillerinin içeriğinden habersiz olarak el kaldırıp indirmesi sonucunda oyçokluğuyla kabul edilmiştir. Bu torba tasarıya sonradan eklenen ve kamuoyunun tepkisini çeken, komisyonumuzun alanıyla doğrudan ilgili olmayan maddeler Genel Kurulda tasarıdan geri çekilmelidir.
- Üretim reformuyla doğrudan ilgisi bulunmayan, birçoğu adrese teslim nitelikteki önergelerin ilgili komisyonlarda görüşülmeden, nitelikli yasa yapım süreci gözetilmeden, gerekli mali, çevresel, hukuksal, eğitsel, sektörel yönleri tartışılmadan kabul edilmesini telafisi imkansız zararlara yol açabilecek bir adım olarak görüyoruz.
- Taslağın ilk halinde de bulunan zeytinlik sahaların “toz ve duman çıkaracak” madencilik ve sanayi faaliyetlerine, ardından mera ve kıyıların imara, tesisleşmeye açılması, kıyı dolgu alanlarının arttırılmasına dair düzenleme karşısında partimizin, STK’ların, üreticilerin, konunun uzmanlarının ısrarlı uyarıları iktidar tarafından reddedilmiş; sektörün bileşenleri ve zeytin üreticileri kanun sürecine aktif biçimde dahil edilmemiştir. Komisyon sürecinde de konunun Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda görüşülmesi, bilimsel raporların ve uyarıların dikkate alınması, komisyonumuz bünyesinde ayrıca alt komisyon oluşturulması yönündeki çağrımız iktidar tarafından reddedilmiştir. Madde içeriği üzerinde kamuoyu ve paydaşların katılımı ile hiçbir görüş bildirimi ve tartışma olmaksızın böyle önemli bir maddenin yasalaşması tarafımızca uygun görülmediği için bu maddenin tasarı kapsamından çıkarılması gerekmektedir.
- Cumhuriyet Halk Partililer olarak biz, zeytinimize, kıyımıza, meramıza dokundurmayız! Mevcut Kanun, zeytinlikleri çok net biçimde korurken, bu tasarı getirdiği istisna hükümlerle zeytinliklerin ölüm fermanını hazırlamaktadır. Oluşturulması öngörülen idari Kurulun vereceği kararla her türlü kimyasal atık bırakacak, toz ve duman çıkaracak tesisin yapılmasına ve işletilmesine izin verilecektir. Kanunun bir cümlesi zeytinlikleri korurken, “ancak” diye başlayan diğer cümlesi korunan zeytinlikleri Kurul marifetiyle yok edebilecektir. Burada zeytinlikleri korumaya değil kıyımı gizlemeye yönelik bir cümle eklendiği görülmektedir.
- Zeytinlik sahalara ilişkin değişiklik öngören ve Valilik bünyesinde oluşturulacak Kurul ile zeyitnliklere 3 km uzaklıkta toz ve duman çıkaran tesis dahil olmak üzere, maden ve sanayi yapılaşmasına izin verecek madde tasarıdan çıkarılmalıdır. Tasarının 2 nci maddesinin ikinci cümlesi “ancak” ile başlamakta ve zeytin alanlarında kıyıma yol açacak bir istisnayı içermektedir. Bu maddenin kanunlaşması halinde, zeytinlikleri koruyan yasa tümüyle işlevsiz kalacak, istisnalar kural haline gelecektir. Madde yasalaştığında, zeytinlikler ve üreticiler değil, zeytinlik alanlarda yatırım yapmak isteyenler korunacak ya da yatırımını yapıp mevcut yasaya göre ceza alması gerekenler kurtuluş yolu bulacaktır. Bu maddeyi hazırlayanlar, zeytinlikleri işgal edenlerin fiili durumunu yasa hükmü haline getirmeye çalışmakta, tarıma rağmen sanayileşmenin, madenciliğin yapılamayacağı gerçeğinden ders almamış görünmektedirler.
- Tasarıda geçen Zeytin Sahaları Koruma Kurulu, koruma değil, kıyma talimatı alacaktır. Kurul tıpkı 2005 yılında kurulmuş ve 10 yıl içinde 671 bin hektar tarım arazisini talimatla amaçdışı kullanıma açmış Toprak “Koruma” Kurulu gibi işleyecektir. Zeytin Sahaları Koruma Kurulu siyasi ve idari baskıya açık olacak ve Valilik bünyesinde bürokrasi ağırlıklı olarak karar alacaktır.
- Bu tasarının zeytinlik, kıyı ve mera maddelerinin kararlı bir sahipleneni yoktur. Konuyla ilgili kamu kurumlarından bilgilendirme yapılmamış, herhangi bir etki-değerlendirme analizi tarafımıza sunulmamıştır. İleriye dönük olarak hangi alanlarda zeytinliklerin kesilmesinin ya da hangi alanlardaki zeytinliklerin yakınına maden veya fabrika kurulmasının planlandığı; hangi tür toz ve duman çıkaracak tesislerin kapsama alınmaya çalışıldığı açıklanmamıştır. Bu tasarının ardındaki şirket, grup, isimlerin bakanlığa hangi görüşleri sunduğuna ve hangi yatırımları yapıp da bu mevcut maddeler nedeniyle önlerinin tıkandığına dair sorularımız cevapsız bırakılmıştır.
- İktidar partisi ve bakanlıklar zeytinlikleri savunamamış, zeytinlik sahalara yatırım yapmayı planlayan ya da mevcut durumda bu sahaları işgal eden firmaların, şahısların fiili durumunu yasa haline getirmeye çalışmıştır. Aksi yönde görüş bildiren STK’ların, zeytin üreticilerinin ve sektör temsilcilerinin, vatandaşların düşünceleri, itirazları bize ulaşırken, bu yasayı destekleyen tek bir kuruluşun resmi raporu dahi komisyona getirilmemiş, yasayı savunanlar varsa dahi komisyona katılmamışlardır. Komisyonumuza bilimsel bilgi ve tatmin edici bir rapor sunamayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Faruk ÖZLÜ’nün grubumuzu itham eden, tasarıya haklı tepki veren sanatçıların duyarlılığını yok sayan, konunun özünü anlatmak varken zeytinlikleri savunurken kullandığımız dili, söylemi ve üslubu eleştirmeye kalkan, net sorularımıza yanıt vermekten kaçınan tavrı, siyasetin kim ve ne için, ne adına yapıldığı sorusunu yeniden düşündürmüştür.
MUHALEFET ŞERHİ Özet
- Ülkemizde üretimin ve yatırımın, adil rekabetin, mülkiyet ve ifade özgürlüğünün, yaşam ve çalışma hakkının, hukuksal güvencelerin, güvenliğin önündeki en büyük engel, OHAL sürecidir. Vatandaşlarımızı her alanda derin kaygıya sürükleyen, toplumsal huzuru ve beraberliğimizi daha fazla bozan, üretimin, yerli ve yabancı yatırımın korkusu, çekincesi, amacından saptırılmış OHAL uygulamalarıdır. Ülkemiz, herkesin yarınına kuşkuyla baktığı, “acaba yarınım ne olacak” dediği bir noktaya getirilmiştir.
- OHAL, zaman yitirmeksizin kaldırılmalıdır. Toplumda muhalif her kesime baskı kuran, korkutan, terörist yaftasıyla ötekileştiren, demokratik ve laik hukuk devletinin kazanımlarını geriye götüren bu sürecin ekonomide, adalette, güvenlikte, piyasa düzeninde, devlette açtığı yaralar OHAL’siz bir süreçte tartışılmalı, yargılamalar adil biçimde bağımsız yargı tarafından yapılmalıdır.
- Devletimizi, toplumumuzu iç savaşın, ağır ekonomik ve sosyal kayıpların, uçurumun eşiğine getiren, şehit ve gazi acısına maruz bırakan FETÖ’nün siyasetteki sorumluluları, bu örgütün siyasette ve iş dünyasında nüfuz ağının güçlenmesine ortam hazırlayan iktidar paydaşları ortaya çıkarılmalı, halkımıza hesap vermeli, zaman geçirmeden yargılanmalıdır.
- OHAL sürecinde yatırımcı tedirgindir, yarınından emin değildir. Üretim yapan sektörler maliyet girdilerinin yüksekliği ve ithalata bağımlı enerji, finansmana erişim zorlukları kadar OHAL’in uygulamaları nedeniyle de endişeli bir ortamda çalışmaktadır. Üretim reformu, ancak ve ancak OHAL’siz bir dönemde tam anlamıyla sonuç verebilecektir.
- Hangi yasal düzenleme gelirse gelsin, bu yasalar hedeflerine ancak adaletin, kişilere göre değişmeyen kurallarla yönetilen bir piyasanın, öngörülebilir bir piyasa düzeninin, kamuda liyakatin, bölgesiyle dost bir dış politikanın egemen olması halinde ulaşabilecektir. İktidar, üretim reformunu başarılı kılacak bu zeminden yoksundur. Bölgemizdeki yeni ekonomik ittifaklar, enerji modelleri, savunma sanayii anlaşmaları ve güvenlik politikalarının dışında kalmakta, ülkemizin potansiyelini iç ve dış piyasalarda değerlendirememektedir.
- Gündemimizdeki Üretim Reformu torba kanun tasarısı, eklenen birçok maddesiyle amacından sapmıştır. Tasarı mevcut haliyle 90 madde olup 30 farklı kanun ve KHK’da değişiklik öngörmektedir. Değişiklik öngörülen 30 kanun ve KHK’dan 13’ü komisyonumuzun doğrudan uzmanlık alanına girmemektedir. Bu tasarı maddelerinin ilgili ihtisas komisyonlarına sevk edilmesi yönündeki talebimiz dikkate alınmamış ve reddedilmiştir.
- Cumhuriyet Halk Partisi olarak, üretim reformuna dair düzenlemelere her süreçte olumlu yaklaşırken, tasarının ana amacı dışına çıkan, hatta korsan önergelere dönüşen düzenlemelerini ise reddettik. 1/837 esas numaralı tasarıyı kamuoyuna açılan ilk taslak aşamasıyla birlikte yakından takip ettik; üretime, sanayi alanındaki ortak sorunlara tabandan gelen talepler olduğu müddetçe olumlu yaklaştık. Komisyon aşamasındaki önergelerimizle kanunun yüksek katma değerli üretim, üniversite-sanayi işbirliği ve sanayi maliyetleri alanında eksiksiz çıkması, sanayicilerin kendi yönetim organlarında daha fazla söz sahibi olması adına çaba harcadık. İktidar tarafından da kabul gören ve sanayicimizi doğrudan ilgilendiren birçok önergemiz tasarının ilgili maddelerine eklenmiştir.
- Tasarının taslak sürecinde hiç görüşülmemiş, kamuoyunun bilgilendirilmediği, bugün toplumun haklı tepkisini çeken ve Üretim Reformuyla ilgisi bulunmayan maddeler geceyarısı önergeleriyle ve komisyon toplantısının sonunda ayrıntılı tartışma ve bilgilendirme yapılmaksızın getirilmiştir. Önerge gerekçelerinin birçoğunda gerçek niyet gizli tutulmuş ve önergeler AKP milletvekillerinin içeriğinden habersiz olarak el kaldırıp indirmesi sonucunda oyçokluğuyla kabul edilmiştir. Bu torba tasarıya sonradan eklenen ve kamuoyunun tepkisini çeken, komisyonumuzun alanıyla doğrudan ilgili olmayan maddeler Genel Kurulda tasarıdan geri çekilmelidir.
- Üretim reformuyla doğrudan ilgisi bulunmayan, birçoğu adrese teslim nitelikteki önergelerin ilgili komisyonlarda görüşülmeden, nitelikli yasa yapım süreci gözetilmeden, gerekli mali, çevresel, hukuksal, eğitsel, sektörel yönleri tartışılmadan kabul edilmesini telafisi imkansız zararlara yol açabilecek bir adım olarak görüyoruz.
- Taslağın ilk halinde de bulunan zeytinlik sahaların “toz ve duman çıkaracak” madencilik ve sanayi faaliyetlerine, ardından mera ve kıyıların imara, tesisleşmeye açılması, kıyı dolgu alanlarının arttırılmasına dair düzenleme karşısında partimizin, STK’ların, üreticilerin, konunun uzmanlarının ısrarlı uyarıları iktidar tarafından reddedilmiş; sektörün bileşenleri ve zeytin üreticileri kanun sürecine aktif biçimde dahil edilmemiştir. Komisyon sürecinde de konunun Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda görüşülmesi, bilimsel raporların ve uyarıların dikkate alınması, komisyonumuz bünyesinde ayrıca alt komisyon oluşturulması yönündeki çağrımız iktidar tarafından reddedilmiştir. Madde içeriği üzerinde kamuoyu ve paydaşların katılımı ile hiçbir görüş bildirimi ve tartışma olmaksızın böyle önemli bir maddenin yasalaşması tarafımızca uygun görülmediği için bu maddenin tasarı kapsamından çıkarılması gerekmektedir.
- Cumhuriyet Halk Partililer olarak biz, zeytinimize, kıyımıza, meramıza dokundurmayız! Mevcut Kanun, zeytinlikleri çok net biçimde korurken, bu tasarı getirdiği istisna hükümlerle zeytinliklerin ölüm fermanını hazırlamaktadır. Oluşturulması öngörülen idari Kurulun vereceği kararla her türlü kimyasal atık bırakacak, toz ve duman çıkaracak tesisin yapılmasına ve işletilmesine izin verilecektir. Kanunun bir cümlesi zeytinlikleri korurken, “ancak” diye başlayan diğer cümlesi korunan zeytinlikleri Kurul marifetiyle yok edebilecektir. Burada zeytinlikleri korumaya değil kıyımı gizlemeye yönelik bir cümle eklendiği görülmektedir.
- Zeytinlik sahalara ilişkin değişiklik öngören ve Valilik bünyesinde oluşturulacak Kurul ile zeyitnliklere 3 km uzaklıkta toz ve duman çıkaran tesis dahil olmak üzere, maden ve sanayi yapılaşmasına izin verecek madde tasarıdan çıkarılmalıdır. Tasarının 2 nci maddesinin ikinci cümlesi “ancak” ile başlamakta ve zeytin alanlarında kıyıma yol açacak bir istisnayı içermektedir. Bu maddenin kanunlaşması halinde, zeytinlikleri koruyan yasa tümüyle işlevsiz kalacak, istisnalar kural haline gelecektir. Madde yasalaştığında, zeytinlikler ve üreticiler değil, zeytinlik alanlarda yatırım yapmak isteyenler korunacak ya da yatırımını yapıp mevcut yasaya göre ceza alması gerekenler kurtuluş yolu bulacaktır. Bu maddeyi hazırlayanlar, zeytinlikleri işgal edenlerin fiili durumunu yasa hükmü haline getirmeye çalışmakta, tarıma rağmen sanayileşmenin, madenciliğin yapılamayacağı gerçeğinden ders almamış görünmektedirler.
- Tasarıda geçen Zeytin Sahaları Koruma Kurulu, koruma değil, kıyma talimatı alacaktır. Kurul tıpkı 2005 yılında kurulmuş ve 10 yıl içinde 671 bin hektar tarım arazisini talimatla amaçdışı kullanıma açmış Toprak “Koruma” Kurulu gibi işleyecektir. Zeytin Sahaları Koruma Kurulu siyasi ve idari baskıya açık olacak ve Valilik bünyesinde bürokrasi ağırlıklı olarak karar alacaktır.
- Bu tasarının zeytinlik, kıyı ve mera maddelerinin kararlı bir sahipleneni yoktur. Konuyla ilgili kamu kurumlarından bilgilendirme yapılmamış, herhangi bir etki-değerlendirme analizi tarafımıza sunulmamıştır. İleriye dönük olarak hangi alanlarda zeytinliklerin kesilmesinin ya da hangi alanlardaki zeytinliklerin yakınına maden veya fabrika kurulmasının planlandığı; hangi tür toz ve duman çıkaracak tesislerin kapsama alınmaya çalışıldığı açıklanmamıştır. Bu tasarının ardındaki şirket, grup, isimlerin bakanlığa hangi görüşleri sunduğuna ve hangi yatırımları yapıp da bu mevcut maddeler nedeniyle önlerinin tıkandığına dair sorularımız cevapsız bırakılmıştır.
- İktidar partisi ve bakanlıklar zeytinlikleri savunamamış, zeytinlik sahalara yatırım yapmayı planlayan ya da mevcut durumda bu sahaları işgal eden firmaların, şahısların fiili durumunu yasa haline getirmeye çalışmıştır. Aksi yönde görüş bildiren STK’ların, zeytin üreticilerinin ve sektör temsilcilerinin, vatandaşların düşünceleri, itirazları bize ulaşırken, bu yasayı destekleyen tek bir kuruluşun resmi raporu dahi komisyona getirilmemiş, yasayı savunanlar varsa dahi komisyona katılmamışlardır. Komisyonumuza bilimsel bilgi ve tatmin edici bir rapor sunamayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Faruk ÖZLÜ’nün grubumuzu itham eden, tasarıya haklı tepki veren sanatçıların duyarlılığını yok sayan, konunun özünü anlatmak varken zeytinlikleri savunurken kullandığımız dili, söylemi ve üslubu eleştirmeye kalkan, net sorularımıza yanıt vermekten kaçınan tavrı, siyasetin kim ve ne için, ne adına yapıldığı sorusunu yeniden düşündürmüştür.
0 Yorum