Toplumsal Cinsiyet ve Akademide Cam Tavan Sendromu
Pamukkale Üniversitesi’nde ‘Toplumsal Cinsiyet ve Akademide Cam Tavan Sendromu’ konulu seminer gerçekleştirildi.
Pamukkale Üniversitesi’nde ‘Toplumsal Cinsiyet ve Akademide Cam Tavan Sendromu’ konulu seminer gerçekleştirildi.
Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından düzenlenen seminere Dekan Prof. Dr. Bilge Can, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Hülya Şahin Baltacı ve Doç. Dr. İbrahim Tuncel, fakülte öğretim elemanları ile öğrenciler katıldı.
Seminerde ‘Toplumsal cinsiyet’ ile ilgili ilk konuşmayı yapan Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Elemanı Arş. Gör. Dr. Emine Kitiş, toplumsal cinsiyetin ne olduğu, özellikleri ve hayatımıza yansımaları hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Toplumsal cinsiyetin insan odaklı olduğunu ifade eden Kitiş, “Toplumda kadın ve erkek ayrımı yapmadan eşit hak ve yükümlülüklere sahip olmak toplumsal cinsiyet eşitliği olarak tanımlanabilir. Bu hak ve yükümlülüklere örnek olarak kamusal alanda eşit haklar, eşit siyasi haklar, eşit ücret, eşit emek, eğitimde eşit haklar ve benzerleri verilebilir. Bu eşitliğin sağlanamaması da toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açmaktadır” dedi. Bunun için toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin önemini herkesin anlaması ve bu yönde her alanda çeşitli hamleler yapılması gerektiğinin altını çizen Arş. Gör. Kitiş, iş yaşamında, siyasette, kitle iletişim araçlarında, eğitimde ve hukukta acil düzenlemeler yapılması gerektiğini vurguladı.
“Cam tavanları farkındalıkla aşarız”
Cam tavan sendromuna değinen Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Elemanı Arş. Gör. Melek Öztürk ise, bu sendromun akademide ne boyutta yaşandığını çarpıcı örneklerle anlattı. Öztürk, “Çalışma hayatındaki aktif olan kadınların yükselmelerini engelleyen etkenlerin tamamına “cam tavan sendromu” denilmektedir. Kadının üst düzey idari pozisyonlara gelememesine, unvanın yükselememesine neden olan faktörlerin başında yetenek eksikliğinden çok kişisel algılar, basmakalıp yargılar, mentor eksikliği, iletişim eksiklikleri, kurumun kültürü ve tutumları, toplumsal cinsiyet rolleri ve çoklu rol üstlenme, iş-aile çatışması gibi faktörler bulunmaktadır. Bu durum kadınların erkekler çalışanlara sayıca en yakın olduğu meslek olan akademisyenlikte de değişmemektedir. Üniversite yönetimlerine ilişkin verilere göre Türkiye'deki 207 yükseköğretim kurumunun 17’sinde kadın rektörler görev yaparken birimlerdeki bin 797 dekanın 322'sini kadın öğretim üyeleri oluşturmaktadır. Cam tavanı geçmek, kırmak ve aşmak için en önemli yöntem cam tavanın farkında olmaktır” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilge Can tarafından konuşmacılar Arş. Gör. Dr. Emine Kitiş ve Arş. Gör. Melek Öztürk’e teşekkür belgesi takdim edildi.
0 Yorum