SARAY KOALİSYONUNU SEÇİM İTTİFAKI BİLE KURTARAMAZ

SARAY KOALİSYONUNU SEÇİM İTTİFAKI BİLE KURTARAMAZ

İYİ Parti Başkanlık Divanı 28 Şubat Çarşamba Günü yaptığı olağan toplantısında Saray koalisyonun Seçim İttifakı hakkındaki kanun tasarısını ve 14 Şeker fabrikasının özelleştirilmesi kararını…

İYİ PARTİ GENEL SEKRETERİ VE PARTİ SÖZCÜSÜ AYTUN ÇIRAY İYİ PARTİ BAŞKANLIK DİVANI ADINA KONUŞTU: SARAY KOALİSYONUNU SEÇİM İTTİFAKI BİLE KURTARAMAZ

İYİ Parti Başkanlık Divanı 28 Şubat Çarşamba Günü yaptığı olağan toplantısında Saray koalisyonun Seçim İttifakı hakkındaki kanun tasarısını ve 14 Şeker fabrikasının özelleştirilmesi kararını ele aldı.

Saray Koalisyonu tarafından 21. 02. 2018 tarihinde Meclis Başkanlığına sunulan, kamuoyunun kısaca “Seçim İttifakı hakkındaki kanun teklifi” olarak bildiği (tam adı ‘298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi) değişiklik teklifi, seçim güvenliği ihlallerini yasal bir kılıfla kalıcı kılan bir mahiyet taşımaktadır.

İlgili değişikler bu yönüyle Türkiye’de adil, hür ve serbest koşullarda demokratik rekabet yapılmasının tarihe karışması anlamını taşımaktadır. 

Dolayısıyla Saray Koalisyonu’nun seçim hilelerini kanunlaştırması halinde Türkiye’nin artık görünüşte bile bir demokrasi sayılması imkansız olacaktır.

Türkiye demokrasi liglerinde küme düşmenin ötesine geçerek, küme dışına atılacak; Bugün başta Avrupa Konseyi olmak üzere üyesi olduğu tüm uluslararası demokratik kurumlardan ihraç edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.

Türk Milleti kendisini medeni dünyadan izole edecek bu kanunu çıkaranları, 1950 seçimlerinde yaptığı gibi sandığa gömecektir.

Bu yasa ile Saray Koalisyonu’nun küçük ortağına % 3 oyla 43 milletvekili verilecek, buna mukabil Sayın Erdoğan da ömür boyu iktidarı garanti edilmesi amaçlanmıştır.

Seçim İttifakına ilişkin kanun tasarısının yegâne amacı budur.

Saray Koalisyonu’nun küçük ortağı kendini kurtarabilmek adına, Türk Milleti’nin demokratik haklarını ve temiz seçimleri savunmak yerine, tek adam devletini kalıcı kılmaya yönelik bu kanun tasarısının peşine düşmüştür.

Ancak Saray Koalisyonu’nu seçim ittifakı bile kurtaramayacaktır.

SEÇİM İTTİFAKI YASASI 16 NİSAN REFERANDUMUNUN MEŞRU OLMADIĞINI TEYİT ETTİ

Saray Koalisyonu, sarayın on altı yılda mutlak yıkım noktasına getirdiği demokrasimize son çiviyi çakma konusunda o kadar isteklidir ki; şecaat arz ederken sirkatin söylediğinin bile farkında değildir. Yani saray ve hizmetlisi, kaybetmenin telâşıyla kanuna “mühürsüz oy pusulalarının geçerli olacağı” maddesini ekleyerek 16 Nisan referandumunda YSK’nın tam kanunsuzluk yaptığını teyit etmişlerdir.

Bu bağlamdaki her türlü suiistimal peşinen kabul edilmiş ve itirazlara kapalı hale gelmiş olmaktadır.

Bu nedenlerle “Seçim İttifak Yasası” esasen 16 Nisan’da aldığı karar nedeniyle YSK hakkında bir suç duyurusudur.

Bu yasa 16 Nisan referandumunun gayrimeşru olduğunun ispatıdır.  

İttifak Kanunu temsilde adalet ilkesini yerle bir edecektir.

İttifak içinde yer alıp da yüzde bir bile oy almayan bir parti, ittifakın barajı aşan ortağı vasıtasıyla barajı geçmiş sayılırken, yüzde dokuz nokta doksan dokuz oy alan bir parti ulusal baraja takılmaktadır.

Bu apaçık bir hukuksuzluk hilesidir ve doğrudan doğruya hukuka hakarettir.

SARAY KOALİSYONU’NA MİLLET TOKADI GELİYOR

Meral Akşener liderliğindeki İYİ Parti, Saray Koalisyonu’nun üyelerine bu kez çok yanlış  bir hesap yaptıklarını ve bu yanlış hesabın ağır tokatla Türk Milletin’den döneceğini şimdiden ilan eder.

Bu kanun teklifi serbest ve hür seçimlerden korkanların yasasıdır.

Bu ittifak kanunu tarihe “korkakların kanunu” olarak geçecektir.

Osmanlı tokadından söz edip bir türlü atamayanlar, önümüzdeki ilk seçimlerde Türk Milleti’nin tokadını hem de en okkalı şekliyle yiyecektir.

ÖLÜMÜNE ÖZELLEŞTİRME

Diğer yandan şeker fabrikalarının özelleştirilmelerine gelirsek; Tek adam devletinin özelleştirmeden anladığı verimliliği ve kârlılığı arttırmak değildir.

AKP’yi yönetenlerin amacı büyük rantlar yaratacak ihaleler ve bu ihalelerle yandaş iş adamlarını güçlendirmektir.

Kendisinden önceki bütün Cumhuriyet hükümetlerinin inşa ettiği iktisadi değerleri inkar edenler, bu değerleri sayısız kere değiştirdikleri ve en karanlık şekilde uyguladıkları ihale yöntemleriyle satışa çıkarmışlar ve haksız rekabetin rant çarklarına kurban etmişlerdir.

Şimdi sıra elde kalan son iktisadi sanayi tesislerine gelmiştir.

14 Şeker Fabrikasının özelleştirmeye açılması bu çerçevede düşünülmelidir.  Ancak mesele bu kez çok daha komplike bir hal arz etmektedir.

Çünkü bu 14 şeker Fabrikası Türk Milletinin sağlıklı şeker tüketmesini sağlayan son yerli ve milli üretim kaynaklarıdır.

Bu fabrikaların sözde özelleştirmelerle ranta kurban edilmesinin iki amacı vardır. Birincisi saray rejiminin ekonomide günü kurtarmaktan başka derdinin olmayışıdır.

İkincisi Küresel Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) lobisinin önünün daha da açılması, bu vesileyle de söz konusu fabrikaların arazilerinin rant uğruna talan edilmesi için uygun zemin hazırlanmasıdır.

Bu iki amaç da Türk Milleti için felaket getiricidir. Şeker pancarı Türk Çiftçisi için son derece stratejik bir üründür.

Bu stratejik ürün, Türk Milletinin kanserojen mahiyeti her geçen gün yeni araştırmalarla ortaya çıkan ve bu nedenle bazı ülkelerde yasaklanmaya başlayan nişasta bazlı şekere karşı sağlıklı şekerin hayati bir hammaddesidir.

ŞEKER FABRİKALARINI GERİYE ALACAĞIZ

Amerika Dışişleri Bakanının AKP’li Türkiye Cumhurbaşkanı ile Dışişleri Bakanı tercümanlığında yaptığı kayıtlardan kaçırılmış tutanaksız görüşmelerde Amerikan nişasta bazlı şeker devi Cargill adına birtakım taleplerde bulunduğu iddia edilmektedir.

Kayıtlara geçirilmediği için bu iddiaların doğruluğu hakkında kesin bir şey söylenememektedir.

Ancak Tillersonn’la yapılan tutanaksız görüşmeden sadece altı gün sonra yerli, millli ve sağlıklı şekerle birlikte Türk Çiftçisinin yeni bir ölüm fermanı sayılabilecek bu sözde özelleştirme özde rant ve sağlık eşkıyalığı kararının çıkması tesadüf sayılamaz.

Meral Akşener yönetiminde İYİ Parti iktidara geldiğinde stratejik önemi olan bu fabrikaları geriye alacağını taahhüt eder.