LİYAKAT VE ÖZVERİ İLE GÖREVLERE TALİBİZ
Geçtiğimiz günlerde Çivril İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yapılan geçici görevlendirme ile ilgili basın açıklaması yapan Türk Eğitim Sen Denizli Şube Başkanı Emre Erdoğan
Geçtiğimiz günlerde Çivril İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yapılan geçici görevlendirme ile ilgili basın açıklaması yapan Türk Eğitim Sen Denizli Şube Başkanı Emre Erdoğan, “Kutadgu Bilig der ki; “devleti yaşatmanın, devleti ayakta tutmanın, tek ve en kesin yolu, millete sadakat , milletin verdiği emanete namusuyla sahip çıkmakla mümkündür.” Diyerek, yapılan görevlendirmenin uygun olmadığını ileri sürdü.
Türk Eğitim Sen Denizli Şube Başkanı Emre Erdoğan tarafından yapılan yazılı açıklama şöyle; “Millete sadakat ise, milletin en büyük ve güçlü siyasi organı olan ve büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gerçekleştirdiği Türk milli mücadelesi ile kurmuş olduğumuz Türkiye Cumhuriyetine sadakat demektir.
Devlete sadakat tüm siyasal güçlerin, siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, odaların, borsaların, vakıfların, derneklerin, çaycıların, çöpçülerin ve tabiidir ki siyasi iktidarı elinde tutan hükümetin, hükümetin bir parçası olan bakanlıkların, valiliklerin, kaymakamlıkların, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin de kaçamayacakları en temel sorumluluklarıdır.
Demokrasi de yönetenlerin yönetilenlere belli aralıklarla kendilerini doğru yolda kalarak, milletin kendisine en düzgün ve doğru kamu hizmetini vermek azim ve kararlılığında olduklarını tescil ettirmek için seçimlerde ve seçim sonrasında da hesap verebilir oldukları yaşama biçiminin adıdır. En azından biz öyle olması gerektiğine inanıyoruz.
Türk İstiklal Harbi, bir grup ve bir zümre tarafından değil, bizatihi Türk Milletinin kendisinden vücut bulmuş Türk Milli Ordusu tarafından verilmiştir. Türk Devletini ve Türk Milletini hedef alan her tehdit, yine Türk milletinin tarafından bertaraf edilmiş, Türk Millet ve Devleti her zorluğu iman dolu göğsü ile parçalayarak bu günlere gelmiştir. En son milletimizin gördüğü 15 temmuz Fetö’cü kalkışması da 250 şehit, üç binden fazla gazi vererek bertaraf ettiğimiz kanlı bir kalkışma olmuştur.
Anlamak istemeyenlere de daha iyi anlatabilmek için yukarıda özetlediğimiz Türk Milleti ve Devletine sadakati sağlamanın en temel kuralı da yukarıdaki mücadelelerin verilmiş olmasından mütevellit çıkarılması gereken bir ders olarak tüm idari ve siyasi makamların önünde durmaktadır ki; bir makama getireceğiniz herhangi bir çaycı için, memur için, işçi için, vali, kaymakam için, il müdürü, ilçe müdürü için öncelikle aramanız gereken en temel değerler sırasıyla Türk Devletine sadakat ve yapacağı iş ile ilgili de liyakate sahip olan adaylar arasından “en” başarılı, en donanımlı, en saygın, en itibarlı, en deneyimli, en çalışkan, en cesur, en kabiliyeti yüksek olanların seçilmesi millete olan namus borcumuzdur.
HİÇ BİR ARKADAŞIMIZ İÇİN AYRIMCILIK İSTEMEYİZ
Biz Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-sen olarak, kurulduğumuz günden bu güne Türk Devletine ve Türk Milletine tek bir toz zerresinin dahi yapışmaması için en milli en kararlı duruşu sergilemiş bir sendika olarak, devletin tüm makamlarına gücümüzle, bilgimizle, erdemimizle talibiz. Ancak devletimizden ve milletimizden liyakat sahibi olmayan hiç bir üyemiz, arkadaşımız için bir ayrımcılık, bir kayırma, bir torpil, bir imtiyaz istemedik, istemeyiz, isteyeni de en zavallı, en adi, en karaktersiz kişi sayarız.
Hiç bir arkadaşımız yoktur ki; bulunduğu makama torpil ve yandaşlık ile gelmiş ve getirilmiş olsun. Devletin makam koltuklarını, milleti hizmet koltuklarını kendi egolarının veya yandaşlarının egolarının tatmini için araç olarak görenler şeref yoksunu müptezel, Fetö artıklarıdır.
Bu ülke hak etmeyenlere hakimlik, savcılık, komutanlık, doktorluk, mühendislik, her türlü müdürlük makamını peşkeş çekmenin bedelini ister iktidar, ister muhalefet olarak olsun en ağır şekilde 15 temmuz gecesi ödemişken; Sayın Cumhurbaşkanımız “eğitimde başarısız olduk” tespitini yaptıktan sonra göreve Sayın Ziya Selçuk gibi her türlü birikimine bizim de saygı duyduğumuz bir milli eğitim bakanımızın döneminde “Eski Türkiye ” şeklinde ifade edilen döneme ait , “Liyakat yoksunlarına sınavsız, mülakatsız, sırf milletvekili yakını veya yakınının yakını, veya bizden, veya bizim köyden, veya arkadaşımın babası belediye başkanı, veya kayınbiraderinin ilçe başkanı ile ticari işleri var, veya bizim gizli dostlarımızın, veya cemaatimizin çocuğu, veya gücümüzü gösterip, diğerlerini ezmek için araç olarak kullanılabilir, veya eziktir, her yerde kullanırız” şeklinde okul müdür yardımcısı, okul müdürü, şube müdürü, ilçe milli eğitim müdürü atamak, görevlendirmek, açık söyleyelim, hem siyasi sorumlu olan Cumhurbaşkanına, hem Ak Parti iktidarına, hem de en tepede çocuklarını iyi bir eğitim almasını isteyen Türk Milletinin bu devlete vergileri ile hayat veren tüm seçmenlerine, hülasa Türk Milletinin geleceğine ihanettir.
ÇİVRİL GÖREVLENDİRMESİ ÇOK YANLIŞTIR
Bu itibarla geçmişini iyi bildiğimiz, hayatında tek bir yazılı sınav kazanmamış, gittiği tüm okullarda öğretmenler odalarının huzurunu bozmuş, yönetmelik, kanun, hak ve hukuktan haberi olmayan, kendisini hiç geliştirememiş, son okulunda bile tüm öğretmenleri yaptıkları işten bir kaç ayda soğutmayı başarmış, liyakatsiz, görevlendirildiği göreve asaleten atanma şartlarını da taşımayan birini –sırf egolarını altı aylığına tatmin etsin diye- Denizli’mizin en büyük nüfusa ve okul sayısına, öğrenci sayısına sahip Çivril İlçesine İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak –yine üstelik o ilçede görev yapan iki tane sınavla ve mülakatla görevlendirilmiş, sevilen, sayılan şube müdürü varken- liyakate bakmadan görevlendirmek, öncelikle Çivril halkına, Çivril’ in yetişmekte olan öğrencilerine hem ihanet, hem haksızlıktır. Bu kadar da olmaz dedirten bir çok olayın üzerine bu olay tüy dikmek anlamına gelen, çok acı bir “Eski Türkiye” hatırlatması olmuştur.
Türk devlet ve milletinin makamları bu ve benzeri yöntemlerle Malum Sen ’li olmak dışında tek bir mahareti olmayanlara peşkeş çekilecekse; Sayın Cumhurbaşkanımızın, liyakat ile ilgili sözlerini, Sayın Ziya SELÇUK’ un “Kabe’ nin anahtarının verildiği, liyakat sahibi aile “ ile ilgili sözlerini, 15 temmuz sonrası televizyonlardan millete anlatılan “birlik ve beraberlik” cümlelerini, tabanda kurulacağı söylenen “Türkiye İttifakı” gibi söz ve davranışları nereye koyacağız?
Millete ucuz hamaset yapmak yerine en doğru hareket “bir çaycı atarken bile, o kişinin yapacağı işe uygunluğuna bakılan bir objektif değerlendirme kriteri belirlemeli, yandaş sendikadan biri koltuk talep edince de, onun getireceği oyu hesaplamak yerine, onun bu hizmeti verip veremeyeceğine dair, somut, ölçülebilir kıstaslar oluşturularak, kamuya veya kamu içerisinde görevde yükselme sınavlarına göre icraat yapılmalıdır.”
Hiç değilse tosuncuklar içinden bile olsa liyakatli olanını seçmek bu kadar zor olmamalı…son cümle, eğer anlatabilirsek; “iş ehline verilmediğinde kıyameti bekleyiniz:”
0 Yorum