Laodikya Antik Kenti Kazılarının 15. Yılı
Prof. Dr. Celal Şimşek, Laodikya Antik Kenti Kazılarının 15. Yılında Değerlendirmelerde Bulundu
Prof. Dr. Celal Şimşek, Laodikya Antik Kenti Kazılarının 15. Yılında Değerlendirmelerde Bulundu
Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı, PAÜ Arkeoloji Enstitüsü Müdürü, Laodikya Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek, Laodikya antik kentinde kazı ve restorasyon çalışmalarının 15. yılı itibariyle önemli tarihi yapıları gün yüzüne çıkardıklarına vurgu yaparak, yapılan çalışmalar ve projeler hakkında bilgi verdi.
Kazı ve restorasyon çalışmalarının, 2003 yılından itibaren Bakanlar Kurulu kararı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı (Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü) ve Pamukkale Üniversitesi’nin ortak çalışması olarak devam ettiğini belirten Prof. Dr.Şimşek, 15. yılında, Laodikya kazı ve restorasyon faaliyetleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Pamukkale Üniversitesi’nde bu alanda eğitim gören öğrenciler çok avantajlı
“Laodikya antik kentinde, kazı heyeti olarak 15. yılımızdayız. Bu süreçte hem Pamukkale Üniversitesi hem de Laodikya antik kenti adına çok önemli yeniliklere imza attık. Her şeyden önemlisi Pamukkale Üniversitesi, bugün arkeolojik araştırmalar konusunda belli bir standardın üzerine çıktı. Ülkemizde ilk arkeoloji enstitüsü Pamukkale Üniversitesi’nde kuruldu. Bugün itibariyle Pamukkale Üniversitesi 5 Bakanlar Kurulu kararlı kazı çalışması yürütüyor, yüzey araştırmaları yapıyor. Arkeoloji bölümü başta olmak üzere, çeşitli bölüm ve disiplinlerden gelen öğrenciler bu kazı alanlarında uygulama yapabiliyor. Bu yönüyle Pamukkale Üniversitesi’nde eğitim gören öğrencilerin avantajlı olduklarını düşünüyorum.”
Yaptığımız kazı çalışmaları ile önemli tarihi bilgilere ulaştık
“2003 yılı öncesi, Laodikya antik kenti tanınmayan bir ören yeriydi. Her şeyden önce antik kaynaklar Laodikya’nın, M.Ö. 3. yy’ın ortalarında Seleukoslar Kralı 2. Antiokhos’un eşi Laodike adına kurulduğunu yazıyordu. Yaptığımız kazı çalışmaları sonucunda bugün Laodikya’nın tarihinin M.Ö. 5500’e kadar uzandığını gördük. Laodikya’nın bir Roma, bir Grek kenti değil, Anadolu insanının kurduğu bir şehir olduğunu ortaya koyduk. Arkeolojik çalışmalar geçmişle günümüz arasındaki bağlantıları ortaya koyar. Yaptığımız çalışmalarla Denizli’nin ticaret ve sanayi kenti olmasının, binlerce yıl öncesine dayandığını ortaya koyduk. Buradan tekstil üretiminin tüm dünyaya ihraç edildiği, mermer ticaretinin ovadaki göl ve Büyük Menderes nehri kanalıyla denize ulaştırıldığı, hububat, hayvan ve hayvansal ürünlerin üretiminin bu coğrafyada çok zengin olduğu ortaya çıktı. Zira Lykos Ovası dediğimiz Denizli Ovası Güney, Batı ve İç Anadolu bağlantılarını sağlayan bir kavşak noktasıdır. İklimin elverişli, toprakların verimli ile su kaynaklarının bol olması, buradaki yaşamı milyonlarca yıl önceye götürmüştür. Bu coğrafyada 1 milyon yıldan bu yana kesintisiz yaşam devam etmektedir.”
Kazı ve restorasyon çalışmaları sürecinde çok önemli yapıları gün yüzüne çıkardık.
“Yaptığımız kazı ve restorasyon çalışmalarında Suriye Caddesi’nin 400 metrelik kısmı, Tapınak A, Laodikya Kilisesi gibi çok önemli yapıları kazdık ve ayağa kaldırdık. Laodikya, özellikle M.S. 1 ve 3. yy’da en parlak dönemini yaşamıştır ki bizim hesaplamalarımıza göre, bu dönemde kentin 80 bin civarında nüfusu vardır. Hierapolis ve Tripolis’in yaklaşık 40 bin civarında nüfusu olduğu düşünülürse, Laodikya’nın metropol kent olduğu görülür. Laodikya, İncil’de adı geçen 7 kiliseden birine sahiptir. 7. Kilise, Laodikya Kilisesi’dir. İmparator Büyük Konstantin zamanına tarihlenen bu kilisenin tespit edilmesi, ayağa kaldırılması ve koruma çatısının yapılması kurumsal arkeoloji için çok önemlidir. Biz Laodikya’da ekip olarak kazı ve restorasyon çalışmalarını bir arada yürütüyoruz. Ana felsefemiz kazdığımız yeri restore etmeden başka bir yere geçmemek üzerine kurulu. Bu yılki yani 2018 yılı çalışmalarımızı, Kiliseli Peristylli Ev ile Kuzey Kutsal Agora'da yürütüyoruz. Agorada 7 metre toprağın altında kalan devasa sütunları ve buna bağlı olarak da antik dönemin o muhteşem freskli (resimli) arka duvar mimarisini yıkıldığı şekliyle ortaya çıkardık. 11 metre yüksekliğinde ve 265 metre uzunluğundaki, M.S. 494 yılı depreminde doğuya doğru sıralı olarak yıkılmış olan traverten blokların iç kısmının tamamen fresklerle süslenmiş olduğunu tespit ettik. Depremde yıkılan 9 sıra halindeki duvarı, üzerine yığılan molozlardan dolayı olduğu gibi korunmuş olarak bulduk. Bu tespit ettiğimiz duvarı, bu kadar büyük bir alanın boyanması bakımından dünyadaki nadir bir örnek olarak değerlendiriyoruz. Her bir bloku düştüğü yerden belgeledikten sonra aşama aşama sistemli bir şekilde ayağa kaldırıyor, fresklerde ve sıvalardaki gerekli sağlamlaştırma önlemlerini aldıktan sonra yerine koyuyoruz. Kazı alanında çok yavaş ve titiz bir çalışma yürütülüyor. Şu anda böyle büyük özgün duvar resimleri korunmuş bir alan yok. Yani bu hem Anadolu arkeolojisi hem de dünya arkeolojisi için çok önemli. Bu freskler, özgün olarak günümüze ulaşabilen bu kadar geniş bir alanın boyandığı en önemli ve tek örnektir."
1900 yıllık “Su Kullanım Yasası”nı tespit ettik
“2015 yılında, dünyada bilinen en uzun ve detaylı su yasasını Laodikya’da tespit ettik. İmparator Traian’a ithaf edilen bu yazıt, 30 satırdan oluşmakta ve Dünya Su Forumu’na sunulabilecek niteliktedir. Özellikle su kaynaklarının korunup sistemli dağıtımından, su dağıtımını sağlayacak kişilerin dürüst olmasına varıncaya kadar içeriği dünyada bilinen en uzun ve detaylı yazıt olması bakımından oldukça önemlidir.”
Laodikya, Türkiye’deki ilk kurumsal ve en büyük kazı alanıdır
“Pamukkale Üniversitesi olarak yaptığımız Laodikya kazıları, 2009 yılı itibariyle 12 ay üzerinden kesintisiz çalışmaların devam ettiği, ülkemizdeki ilk kurumsal ve en büyük kazı alanıdır. Altyapısıyla, laboratuvarlarıyla, konferans salonlarıyla, kütüphanesiyle, mimari çizim odalarıyla burada bir sistem kurulmuştur.”
Pamukkale Üniversitesi olarak Denizli turizmine büyük katkı koyuyoruz
“Denizli bir turizm destinasyon alanı. Üniversite olarak turizm alanına büyük katkı yaptığımızı düşünüyorum. Yılda ortalama 2 milyonun üzerinde turist Pamukkale ve Hierapolis’i ziyaret ederken, Laodikya antik kenti de ortalama 300 bin ziyaretçiyi ağırlıyor. Bu durum Laodikya’nın da ciddi bir turizm potansiyeli taşıdığını gösteriyor. Bu hem ilimiz hem de ülkemiz için milyonlarca liralık bir gelir anlamına geliyor.”
Laodikya’nın aldığı ödüller gururlandırıyor
“Laodikya antik kenti, 2013 yılında UNESCO’nun dünya geçici kültür mirası listesine alındı. 2015 yılında dünyaca ünlü portal olan TripAdvisor’da, en iyi turist ağırlayan destinasyon seçildi. Bizleri en çok gururlandıran da, 2016 yılında Laodikya Kilisesi’nde yaptığımız restorasyon ve konservasyon çalışmaları sonucunda Europa Nostra (Uluslararası Kültürel Miras Koruma Örgütleri Federasyonu) tarafından özel jüri ödülüyle ödüllendirilmemizdir. Tüm bunlar önemli verilerdir, ayrıca yapılan çalışmaların uluslararası standartlar ve üzerinde olduğunun anlaşılması bakımından önemlidir.”
Buraya yaşayan bir arkeoloji parkı kurmak istiyoruz
Laodikya'nın antik çağda metropol bir kent olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şimşek, "Buraya yaşayan bir arkeoloji parkı kurmak istiyoruz. Laodikya antik kenti 2013'te UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alındı. 2016 yılında ise Laodikya’ya Avrupa Kültürel Miras Kuruluşları Federasyonu tarafından ödül verildi. Ana hedeflerimizden birisi, Laodikya’nın UNESCO Kalıcı Kültür Mirası Listesi’ne içine girmesidir. Bundan sonraki süreçte de yapılacak desteklerle Laodikya’da kazı ve restorasyon çalışmalarını, kesinti yapmadan sürdürmeyi hedefliyoruz.” diye konuştu.
0 Yorum