Kısırlık, yalnızca kadının sorunu değildir
Özel Denizli Cerrahi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Suat Gencer, infertilite ‘kısırlık’ ile ilgili önemli noktalara değinerek bilgilendirmede bulundu.
İnfertilite ve tedavi yöntemleri hakkında açıklamalarda bulunan Op. Dr. Gencer, “35 yaşın altında düzenli beraberliği olan bir çift 1 yıl çocuk olmazsa panik yapmadan eşiyle beraber bir kadın doğum uzmanına başvurmalı. Genelde kısırlığın kadından kaynaklı olduğunu düşünülse de ilk etapta erkeğin tetkiklerini yapmak isteriz” diye konuştu.
İnfertilite’nin nedenlerini ve tedavi yöntemlerini açıklayan Özel Denizli Cerrahi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Suat Gencer, infertilite yani kısırlığın çiftlerin yaşına göre değişkenlik gösterebileceğini belirtti. Op. Dr. Suat Gencer; “35 yaşından sonra yumurta rezervinin daha hızlı azaldığını düşünürsek, özellikle 40 yaşından sonra yüzde 75’ni kaybettiğini de buna eklersek bekleme süremiz daha az. Bu grupta daha az bir sürede çocuk olmazsa bazı girişimsel tetkiklere başlamamız gerekir. Ne kadarı kadından, ne kadarı erkekten ya da ne kadarı beraber, ne kadarı değil bu tetkikler ile bir değerlendirmemiz gerekir. Yaklaşık 3’de 1’i kadına bağlı sebeplerden 3’de 1’i erkeğe bağlı sebeplerden yaklaşık 3’de 1’i de ikisine bağlı sebeplerden olabilir. Ortalama yüzde 10-15 kadar çiftin hiçbir sebep yokken 1 yıl içerisinde çocukları olmayabilir. Yine bu grubun yüzde 10 kadarı 2’inci yıl içerisinde çocuk sahibi olabilir. Günümüzde stresli yaşam, doğal olmayan gıdalarla beslenme, sigara alışkanlıkları, karbonhidrat ağırlıklı beslenmeye bağlı obezite doğal olarak gebelik sürecini biraz daha geciktirebilir ve yumurtlama mekanizmasını biraz daha bozabilir” dedi.
“Toplum baskısı kadında yumurtlama düzensizliğine sebep olabiliyor”
Yaşam içerisinde geçirilen stresli dönemin çiftlerde yumurtlama düzensizliği yaşanabileceğini anlatan Op. Dr. Suat Gencer; “Stres faktörü önemli bir unsur çünkü aynı dönemlerde evlenen bir kadın bir arkadaşıyla kendisini kıyaslamakta hatta bundan dolayı ‘benimle evlenen bir arkadaşımın çocuğu oldu’, ‘benim neden olmadı’, kendisinde bir suçluluk hissetmekte yine kayınvalidesi tarafından ya da arkadaş çevresi tarafından sık sık ‘niye çocuk doğurmuyorsun’, ‘neden çocuğun yok’ gibi toplum baskısına maruz kaldıkça ister istemez kendi kendisine ‘benim çocuğum olmuyor mu?’ sorusu gündeme geliyor. Bundan dolayı gereksiz bir stres, gereksiz bir yumurtlama düzensizliği de gebe kalma sürecini uzatıyor” ifadelerini kullandı.
“Çocuğu olmayan çiftlerde ilk önce erkeğin tetkiklerine bakarız”
Çiftlerde yaş durumuna bağlı olarak sadece kadının sorunuymuş gibi görülse de erkeklerinde tedaviye katılması gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Suat Gencer; “Aslında 35 yaşın altında düzenli beraberliği olan bir çift 1 yıl olmazsa panik yapmadan eşiyle beraber bizlere başvurmasını öneririz. Çünkü bazen çiftler bu kadının sorunuymuş gibi düşünülüyor, aslında biz çocuğu olmayan çiftlerde ilk önce erkeğin bir tahlilini yapmak isteriz. En azından erkeğin sperm sayısı, sperm hareketleri, kaliteli bir gebelik için yeterli mi? bunu anlamak isteriz. Sonrasında kadınla ilgili yapacağımız tetkiklere geçeriz. Yumurtlaması düzenli oluyor mu?, Gebe kalmasına engel olabilecek sistemik bir hastalığı var mı? En önemli etkenlerden bir tanesi tiroid gibi bir hastalığı var mı? Hormonları düzenli mi? Yumurtluyor mu? Yine yumurtalık tüp yolları açık mı? Diğer zahmetli tahlillerde anne adayı olduğu için ilk baştan en azından babanın da ona iştirak ettiğini, birlikte görmek açısından eşinin bir sperm durumunu da görmek isteriz” dedi.(İHA)
0 Yorum