İşte, Eğitimde geldiğimiz son nokta..!
Okullar açıldı, öğrencilerde kazanılamayan becerilere dikkat edilmesi gerekiyor. Araştırmalar, öğrencilerin okula matematikte 5, okuma becerilerinde 4 ay geride başladığını gösteriyor
Eylül ayı itibariyle uzaktan öğrenim yerini yüz yüze eğitime bıraktı. Yaklaşık bir buçuk yıldan sonra çocuklar sınıflarına kavuştu. Okulların açılmasıyla birlikte uzmanlar, öğrencilerde öğrenim becerilerinin gerilemesine dikkat çekti.
Okulların uzun süre kapalı kaldığı ülkelerden biri olarak Türkiye’de eğitimden uzak kalmanın öğrenciler üzerindeki psikolojik ve sosyal etkileri daha da arttırdığı belirtildi. McKinsey’in 2021 yayınladığı raporuna göre, ‘tamamlanmamış öğrenme’nin etkileri okula başladıktan sonra daha çok öne çıktı.
Yüz yüze eğitime geçildiğinde bir üst sınıfa geçen öğrenciler aslında başlamaları gereken sınıf için gereken bilgi ve becerilere uzaktan eğitimde ulaşamadı. Özellikle çevrimiçi eğitimdeki fırsat eşitsizliği bu farkı daha belirgin kıldı. Okul sisteminin sunduğu yapı çevrimiçi ortamda belirli ölçüde sağlanmaya çalışılsa da bu süreçte sosyal etkileşimin azalması, bu becerilerin gelişeceği zemini kısıtladı.
Ebeveynler okula yeniden uyum sürecinde sakin kalmalı
Yeniden yüz yüze eğitime başlamasıyla birlikte okula dönüşün zaman alabilecek bir süreç olduğunu söyleyen İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Maçkalı, “Her çocuğun ve gencin okula dönmeye hazır oluş düzeyi farklı olabilir. Bu noktada kıyaslama yapmadan, çocuğun ve gencin okula dönmekle ilgili yaşadığı zorluğu anlamak önemli. Ebeveynler, okula dönmenin önemli olduğunu konuşurken, kendi endişe ve korkularından bahsetmemeye dikkat etmeli. Okulda neleri yapmayı sevdiklerinden, okula giderken günlerinin nasıl geçtiğinden konuşmak da okula dönüş için cesaretlendirici olabilir. Ebeveynler çocuklarının okula başlamasına dair huzursuzluk duyabilirler, bu duygularını fark etmeleri önemli. Çocuklarıyla okula dönüşe dair konuşma yaparken, kendi huzursuzluklarını çocuklarına göstermemeye özen göstermeli. Çocuğun içinde bulunduğu yaş dönemine göre algılaması farklı olacak olsa da ebeveyninin huzursuzluğunu sezen çocuk okula dönmeyi bir tehdit, tehlike gibi görebilir. Bu da okula gitmeye ilişkin isteksizlik yaratabilir. Bu noktada çocuğunun faydasını öne koymaya çalışarak, durumu sakinlikle, güven vererek, cesaretlendirerek ele alabilmek sürecin daha kolay geçmesine yardımcı olabilir. Bu noktada kendileri bu zorlukla nasıl baş etmeye çalışıyorlar, bunlardan çocuklarına bahsederek, onlara model olmaya çalışabilirler” dedi.
Matematik 5, okuma becerileri 4 ay geriledi
Okul öncesi dönemde yer alan çocuklarda sosyal becerilerin oldukça azaldığına yönelik araştırmalar dikkati çekti (Ör. Timmons, Cooper, Bozek ve Brand, 2021, Engzell, Frey ve Verhagen, 2021). McKinsey &Co’nun 2021’de yayınladığı rapora vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Maçkalı; “Rapora göre, ilk ve orta öğretimdeki öğrencilerin matematik becerilerinin beş ay, okuma becerilerinin dört ay gerilediği belirtildi. Prowse ve arkadaşlarının 2021 yılında yaptıkları üniversite öğrencilerinin çevrimiçi eğitime dair deneyimlerine yer verdiği bir başka araştırmada, yaklaşık yüzde 30’unun uzaktan eğitime geçişte zorlandıkları, daha fazla stres deneyimledikleri, izolasyon, yalnızlık, umutsuzluk gibi olumsuz duygu hallerinin arttığı, motivasyonlarının düştüğünü ortaya kondu. Tüm bu olumsuz etkilenmelerle birlikte üniversite öğrencilerinin de akademik performanslarının düşebileceğini tahmin etmek zor değil” dedi.
Aşırı stres uyku problemini doğurdu
Uzaktan eğitimde farklılaşan sınıf düzeninden, kısalan ders saatleri, erken biten okul programlarından sonra yeniden yüz yüze eğitime başlamak pek çok öğrenci için zorluk oluşturabilir. Gerekli olan fiziksel mesafe kuralları, maske takma zorunluluğu, aşılanmaya dair farklılaşan tutumlar derken, Mart 2020’de bırakıldığından, oldukça farklı bir ortamla karşı karşıya kalındı.
Amerika, Çin, Avrupa ve Güney Amerika’da COVİD-19’un 6-21 yaşları arasındaki kişilerin ruh sağlığını nasıl etkilediğine dair yapılan araştırmanın (Marques de Miranda ve ark., 2020) sonuçlarını aktaran Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Maçkalı; “Rapora göre bu yaş aralığındaki kişiler yaklaşık yüzde 12 ile 48 oranında depresyon ve kaygı yaşıyorlarmış. Schwartz ve arkadaşlarının (2021) Kanada’da 12-18 yaş arası okula dönen öğrencilere dair yaptıkları araştırmada, öğrencilerin yüzde 25’inin stres düzeylerinin kritik düzeyin üstünde olduğu saptanmış. Bu durumla da ilişkili olarak daha çok uyku problemleri, aşırı uyarılmışlık ve olumsuz duygulanım yaşadıkları belirtilmiş. Çin’de yüz yüze eğitime geçilmesiyle birlikte COVİD-19’un üniversite öğrencilerinde yarattığı psikolojik etkileri inceleyen bir başka araştırmada (Ren ve ark., 2021) öğrencilerin depresyon ve kaygı belirtilerinden muzdarip oldukları ortaya çıkmış. 21 ülkede 18 yaş altı grup ile yapılan bir başka araştırmada (Hillis ve ark., 2021) bir milyonun üzerinde kişinin ebeveynlerinden ve/ya ona bakım veren büyükanne/babasından en az birini kaybettiği ortaya konmuş. Bu noktada okula dönüş sürecinde yakınlarını kaybeden öğrencilerde isteksizlik, konsantrasyonda güçlük, içe kapanıklık gibi durumlar da gözlenmiş. Bu bakımdan kayıpların işlenmesine alan sağlayacak ve psikolojik dayanıklılığı arttırmaya yönelik psiko-sosyal destek çalışmalarının planlanması önemli” dedi.
0 Yorum