Geri dönüşüm, toprağı koruyor! 

Geri dönüşüm, toprağı koruyor! 

Toprak kirliliği olduğunu vurgulayan uzmanlar, fabrikaların tehlikeli atıklarının toprağa gömülmesinin, hafriyat atıkların toprak kirliliğine yol açtığına dikkat çekiyor. 

Uzmanlar, toprak kirliliğini önlemede en etkili yöntemin, yeniden hammadde olarak kullanılabilecek olan plastik, metal, kağıt ve cam atıklarının, atık olmaktan çıkıp ekonomiye kazandırılması olduğunu belirtiyor.

Toprak kirliliği hayati önem taşıyor

Hava ve su gibi vazgeçilmez doğal kaynaklarımızdan biri olan toprağın da hayati önem taşıdığını belirten Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, “İnsanoğlu nasıl hava ve su olmadan yaşayamazsa toprak ve toprağın sunduğu besinler olmadan da yaşaması mümkün değildir. Bu yüzden toprak kirliliği de en az su ve hava kirliliği kadar önemlidir. Hatta toprağın kirlenmesi sonucunda iyileştirilmesi sudan daha zor olduğundan toprak kirliliği konusunda daha bilinçli olunması gerekmektedir.” dedi.

Bilinçsiz üretim-tüketim faaliyetleri önemli bir tehdit

Günümüzde besin üretimi gerçekleştirilen tarlalarda yer alan verimli toprakların oluşma süreçlerinin yüzyıllar aldığını belirten Adiller, “Ancak günümüzde gerçekleştirdiğimiz bilinçsiz üretim-tüketim faaliyetleri bu değerli doğal kaynağımıza büyük tehdit oluşturmaktadır. Günümüzde evlerimizde dahi kullandığımız pek çok ürün içerisinde çevre ve insan sağlığı açısından “tehlikeli” olarak adlandırabileceğimiz pek çok ürün bulunmaktadır ve bu ürünlerin kullanım ömrü dolduğunda doğaya ve insana zarar vermeyecek şekilde bertaraf edilmeleri gerekmektedir.” diye konuştu.

Tehlikeli atıkların toprağa gömülmesi önemli risk oluşturuyor

Bilinçsizce doğaya atılan pek çok atığın maalesef günümüzde toprak kirliliğini endişe verici boyuta getirdiğine dikkat çeken Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Toprak kirliliği evlerimizden ya da endüstriyel tesislerden çıkan pek çok sıvı ya da katı formda bulunan atıktan kaynaklansa da özellikle katı formda olan atıklardır. Örneğin bir fabrikanın tehlikeli atıklarını kontrolsüz ve önlemsiz bir biçimde toprağa gömmesi ya da evlerimizde kullandığımız pil, floresan, bazı boya maddeler, haşere ilaçları gibi atıkların ya da maddelerin toprakla buluşması toprakta çok ciddi kirlilik riski oluşturacak, hatta bu toprakta oluşan kirlilik su kaynaklarına karışacaktır.” dedi.

Bilinçsiz ve kontrolsüz gübre ve ilaç kullanılıyor

Toprak kirliliğine sebep olan bir diğer atık kaynağının ise tarım olduğunu dile getiren Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, şunları söyledi: “Günümüzde pek çok çiftçi kısa vadede daha yüksek verim elde edebilmek için bilinçsiz ve kontrolsüz gübre ve ilaç kullanıyor. Bu kullanılan suni gübreler ve aslında bitki ve toprakta yer alan zararlıları öldürmek için kullanılan zehirli ilaçlar toprakta birikerek zaman içerisinde toprağı giderek artan boyutta kirletiyor. Ve hem kısa vadede verim arttırmak için uzun vadede toprağın verimi düşürülüyor. Hem de bu ilaçların kullanıldığı bitkilerde yetişen besin maddeleri bu ilaçların izlerini taşıyor. Yani toprağı kirleterek aslında sadece toprağa zarar vermiyor, aynı zamanda dolaylı olarak o toprakta yetişen besini tüketen kendimize zarar veriyoruz. Bu yüzden toprak kirliliğinin önlenmesi konusunda çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve tarımda gübre ve pestisit denilen kimyasalların kullanımının kontrol altına alınması da oldukça büyük önem arz ediyor.”

Hafriyat atıkları kontrol altına alınmalı

Hafriyat atıklarının uzun yıllardır süren, özellikle son yıllarda kendini çok büyük ölçekli olarak gösteren bir sorun olduğunu kaydeden Ahmet Adiller, “Bu atıklar maalesef özellikle kırsal bölgelerde tarım alanları, dere yatakları gibi pek çok farklı alana yasadışı ve kontrolsüz biçimde dökülür. Kentsel alanlarda bunun denetimi ve takibi yapılabilse de kırsal ve düşük nüfus yoğunluğu olan yerlerde bunun denetimi etkin bir biçimde yapılamıyor. Bu atıkların büyük bir kısmı her ne kadar ‘tehlikeli’ olarak adlandırabileceğimiz bileşenler bulundurmasa da yine çevreye zararları var. Bunun yanında da değerli tarım alanlarını ve su kaynaklarımızı kirletiyorlar. Bu yüzden bu atıkların kontrol altına alınması gerekiyor.” dedi.

Depo alanlarına dökülmeleri gerekiyor

Hafriyat atıkların büyük kısmının çevreye doğrudan büyük ölçekli zararlar vermediği için kontrol altına alınmalarının aslında oldukça kolay olduğunu dile getiren Ahmet Adiller, “Bu atıkların ya belirli önlemler alınarak kontrollü bir şekilde açılan depo alanlarına dökülmeleri ya da bu atıkların geri dönüşümünü sağlayabilecek tesisleri götürülüp orda işlenmeleri gerekiyor. Ancak buradaki en büyük sorun bunların özellikle belirli bölgelerde miktarlarının çok fazla olması ve buna bağlı olarak artan taşıma maliyetleri. Maalesef bu atıkları üretenler bu maliyetle ilgilenmek istemiyorlar ve bu sebepten bu atıklar pek çok bölgede gelişigüzel olarak dökülüyor.” diye konuştu.

Denetimler sıklaştırılmalı

Toprak atıklarının büyük bir kısmı evlerimizden ve fabrikalardan çıkan katı formdaki atıklar ve tarımda kullanılan gübre ve pestisitler olduğunu belirten Adiller, “Fabrikalardan çıkan atıkların nasıl bertaraf edileceği yasal olarak yönetmeliklerde oldukça açık bir şekilde belirli ve fabrikaların büyük bir kısmı buna uygun olarak hareket ediyor. Ancak bu noktada yasal sorumluluklarını yerine getirmeyen pek çok kurum da yok değil. Bu noktada özellikle bu kurumlara yapılan denetimlerin sıklaştırılması önemli yer bir yer tutuyor.” dedi.

Evlerimizden çıkan atıkların da belediyelerin sorumluluğunda olduğunu kaydeden Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Bu atıkların büyük bir kısmı ülkemizde toprağa gömülerek bertaraf ediliyor ve geri dönüşüm oranımız maalesef olması gerekenden daha az. Özellikle büyük şehirlerde bu atıkların bertarafı düzenli depolama adı verilen ve atıkların oldukça kontrollü hatta enerji elde edilebilecek şekilde toprağa gömülmesini sağlayan alanlarda gerçekleşse de maalesef bazı bölgelerde hala belediye çöplükleri bulunuyor. Bu çöplüklere atılan atıkların içerisinde yer alan zehirli maddeler de çevre ve insan sağlığını tehdit etmeye devam ediyor.” uyarısında bulundu.

Geri dönüşüm bilinci yerleştirilmeli

Bu noktada yapılması gerekenin özellikle geri dönüşüm konusunda halkımızın üzerine düşen görevi yerine getirmesi olduğunu da kaydeden Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Yeniden hammadde olarak kullanılabilecek olan plastik, metal, kağıt ve cam atıklarının, atık olmaktan çıkıp ekonomiye kazandırılmasını sağlamak lazım. Sonrasında ise yerel yönetim – devlet işbirliği ile bu atıkların en  verimli ve çevreci biçimde bertaraf edilebileceği sistemlerin kurulması. Bunların yanında tarımda kullanılan kimyasalların azaltılması konusunda da çiftçilerimizin bilinçlendirilmesi ve gerekiyorsa denetlenmesi gerekiyor.  Son yıllarda erozyon popüler bir konu olmaktan çıksa da maalesef küresel iklim değişikliği ile birlikte etkisini arttırıyor. Bu yüzden risk altında olan topraklarımızı korumamız büyük önem arz ediyor.”diye konuştu.