EKONOMİK GÜCE RAĞMEN GIDAYA ERİŞMEK MÜMKÜN OLMAYABİLİR
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emin Çalışkan, "Gıda krizinin gelecek olacak gibi konuşulduğunu ancak bugün hemen yarın da olabilir"
Gıda krizinin uzak bir gelecek olacak gibi konuşulduğunu ancak bugün hemen yarın da olabileceğini gösterdiğini belirten Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emin Çalışkan, “Önceden gıda krizi yeterli ekonomik gücü olmayan, üretimde sıkıntısı olan bölgelerin sorunu olarak değerlendiriliyordu. Ancak bir de fiziksel olarak erişim boyutu var. Rusya ve Ukrayna bölgesinin dünya buğday ihracatının yüzde 30’unu karşılaması bu sorunun bir nedeni olarak karşımızda duruyor. Yani ekonomik gücü olsa da artık gıdaya erişilemeyebiliyor.” dedi.
2050 yılı için öngörüler, bugün üretilenin en az yüzde 60 fazlasını üretilmesi gerektiğine işaret ettiğini belirten Çalışkan, “Artan refah gıdaya talebi çeşitliyor. Ancak başka bölgelerde de yeterli gıda bulamama endişesi baş gösteriyor. Zor olan hem sağlıklı hem yeterli gıda üretilmesi… Tek sorun nüfus artışı da değil. İklim değişikliği bildiğimiz en büyük diğer etkenlerden. Doğal kaynaklarımızın azalması bir başka sorun olarak önümüzde.” sözleri ile temel sorunlara işaret etti.
DAMLA SULAMA İLE 1 YILDA, TÜRKİYE’NİN 3 YILLIK SU KULLANIMI KURTARILABİLİR
Ülkemizde su kullanımı dağılımında tarımın yüzde 73 ile başı çektiğini hatırlatan WWF Türkiye YKB Nafiz Karadere, “Tarımsal sulama ancak verimli değil. Hatalı tarımsal sulama, sulak alan kaybının başlıca sebeplerinden. Sulanan alanların yüzde 97’sinde hala yüzeysel sulama kullanılıyor. 5,7 milyon hektar tarım arazisinin sadece 110 bin hektarında en verimli sulama yöntemi damla sulama kullanılıyor. Modern sulamaya geçiş, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve iklim değişikliğinin yol açtığı kuraklığa karşı en etkili yöntem olmasının yanı sıra, sulak alanların korunması için de ivedilikle ele alınmalı.” sözleri ile çözüme güçlü bir vurgu yapıyor.
Damla sulama yöntemi kullanımının yüzde 2’ye denk gelmesi nedeniyle, tarımsal üretimde aşırı su kullanımının yaşandığını, bu nedenle de birçok tatlı su ekosisteminin, ekonomik ve ekolojik değerlerin zaman içerisinde yitirmesine katkı sunduğunu belirten Karadere, “Türkiye’de toplam su tüketimimiz 44 milyar metreküp (m3). Sulama alanları için 32 milyar m3 su kullanılıyor. Damla sulama ile su tasarrufu ortalama yüzde 50 olarak ele alırsak tarımda tamamen bu sisteme geçilmesi, yıllık toplam su tüketiminde 16 milyar m3’lük,yani Türkiye’nin 3 yıllık toplam su tüketiminde tasarruf edilmesi anlamına gelecek.” dedi.
İklim krizinin şiddetini artırarak devam edeceğinin altını çizen Kara, bu nedenle dirençli üretim sistemleri ve hızlı onarıcı tarım yaklaşımlarının, tarımsal ve inovasyon süreçlerine dahil etmenin artık vazgeçilmez bir unsur olduğunu söyledi.
0 Yorum