DAMAT MODELİ, ADALETİ ve ZEYTİNİ ÇÜRÜTÜR
CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, damatların mahkemede peşi sıra serbest bırakılmasının ardından yaptığı açıklamada “Damadistan” adını verdiği yeni rejimde alınacak tüm kararların artık…
CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, damatların mahkemede peşi sıra serbest bırakılmasının ardından yaptığı açıklamada “Damadistan” adını verdiği yeni rejimde alınacak tüm kararların artık bağımsız yargıya değil talimata dayandığını vurguladı ve zeytinlik yasası görüşmeleri öncesinde bu damat modelinin torba yasada da örnek alınmak istediğini iddia etti.
Sanayi ve Enerji Komisyonu üyesi, CHP sözcüsü Kazım Arslan şu açıklamada bulundu:“Adaletteki damat modeli mülkün temelini sarsmış, kamu vicdanını sızlatmıştır. FETÖ ile irtibatı olmayan, sırf muhalif olduğu için Cumhuriyet’in ve Sözcü’nün yazarları tutuklanırken, damatlar hukuku özel hastahane raporuyla ve sabit ikametgah belgesiyle dışarı çıkartabiliyor. Yargıya güven kalmamış, hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku işlemiştir. Anayasa değişikliği başka bir rejim getirmiştir. Yeni “damadistan rejimi” önce tahliyelerle kendini göstermiş, şimdi de zeytinlik üzerinden yeni bir senaryonun peşinden gitmektedir.
DANIŞTAY KARARINA KARŞI YASA GİRİŞİMİ
Danıştay’ın zeytinliklerle ilgili kararı, mevcut kanuna aykırı madencilik ve sanayi faaliyetlerinin tamamına etki edecekken, şimdi damat modeli bir kanunla, bu mahkeme kararının önüne geçilmek isteniyor. Zeytinlik düzenlemesinin Tarım Komisyonunda değil, Sanayi ve Enerji Komisyonunda görüşülmesinin esas sebebi başkadır. “Sanayiciliğin geliştirilmesi, üretimin desteklenmesi” adı altında, gerçek amacın gizlenerek, uluslararası şirketlere, altın madencilerine ve diğer şirketlere verilecek fırsatlar ve imkanlar ortaya çıkacaktır. Bu yasanın gerçek yüzü ve isimleri ortaya çıkmalı, talepli olan şirketler açıklanmalıdır.
CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan’ın açıklaması şöyle:
ESAS DERT MEZARLIK DEĞİL, DERT BAŞKA
“Bakmayın siz ‘zeytinlikler yüzünden Bursa’da mezaryeri bulamadık, yerleşim yeri inşa edemiyoruz’ diye Ankara’ya muhtarlarımızı çağıranlara. Bu yasa eğer sadece yerleşim ve mezar yeri derdiyle çıksaydı, bu gerekçeyle önce Tarım, ardından Bayındırlık ve İmar Komisyonuna gönderilirdi. Hatta özel düzenlemeyle bu yerleşim sorunu çözülebilirdi. Ama esas dert başka. Esas dert, plansız bir sanayileşme ve madencilik uğruna zeytinliklerin kıyımıdır. Zeytinlikler ile verilen Danıştay kararının önüne damat rejimiyle geçmektir. Yasada yeni kurulması öngörülen Kurul da damat ve saray talimatıyla çalıştırılacak, Kurul üyeleri yanlış gördüğü projeye imza atmazsa iki dakikada FETÖ’cü ilan edilecek, ihraç edilecek veya cezaevine gönderilecek.
DANIŞTAY KARARI KANUNLA YOK SAYILACAK
Elimizde yeni bir Danıştay kararı var. Bu karar, FETÖ’cü olduğu ilan edilip madenlerine ve tüm mallarına el konulan firmaların bu iktidar zamanında başlattığı maden işlerinin de hukuka aykırı olduğunu belgelemiştir. FETÖ-AKP ittifakının kanunsuz maden rantı bu mahkeme kararıyla tescillidir. Artık bunun daha ötesine geçilemez, bu 2. madde bu tasarıda görüşülemez, bu nedenle tasarıdan mutlaka çıkarılmalıdır.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, zeytinliklere kanuna aykırı biçimde maden kuran firmalara ve o onayları dağıtanlara “Gerekli izin alınsa bile, zeytinlik sahasında sanayi ve maden tesisi kurulamaz” demiştir. Balıkesir’deki Koza Altın Madencilik hakkındaki davada Danıştayca verilen karar, açıkça emsaldir ve sektörün tamamını etkiler. Bu kararı da gözeterek zeytinliklerimizi boşu boşuna heba etmeyelim.
Şimdi kayyum atanan FETÖ’cü maden firmalarını ve işletmeleri devralmak için sırada bekleyenler dahil olmak üzere, damat onayı ve saray talimatıyla maden açmak için sıraya geçen, mevcut maden firması kanuna aykırı işleyen, yatırım yapıp da bekleyen bazı maden firmaları bu mahkeme kararının önüne yasayla baraj mı kurmaya çalışıyor? Beraberinde birtakım sanayiciler için mi bu yasa çıkarılıyor? 750 bin zeytinci aileyi, yan sektörlerle 10 milyon vatandaşı görmezlikten geliyorlar.
BU DEĞİŞİKLİĞİN SANAYİYE FAYDASI YOK
Ben sanayiciyim ve bu maden düzenlemesini sanayinin yararına görmüyorum. Ülkemizde sanayi yatırımı yapılacak binlerce dönüm boş arazi ve kırsal alan var. Ayrıca bugün henüz doldurulamamış OSB’ler var. Buralarda çözümler üretmemiz, sanayimizi büyütmemiz gerekirken, sanayileşmeyi zeytinlikler üzerinde kurgulamak akla ve mantığa uygun değildir. Görüştüğümüz Üretim Reform Yasa Tasarısıyla ilgisi olmayan, komisyonda çıkarılmasını istediğimiz 2. Madde açıkça bu Danıştay kararının üzerini çizmek içindir.
KANUN ÇIKARSA NE YAŞANACAK?
Maddeyle bir bakanlığa kamu yararı kararı aldırılacak, illerde Vali başkanlığında, çoğu talimatla karar verecek bürokratlar eliyle bu sahada zeytinliklere maden ve fabrika kurulabilir diyecek. Bu sayede damadistanda ne mahkeme kararı kalacak, zeytin üreticilerinin feryadı duyulacak, ne de zeytinlikler kalacak.
Bu yasa görüşmelerinde garip olan şey şudur: Kanunun çıkmasını isteyen hiçbir madenci ve sanayici komisyona gelmemiş, ne Enerji Bakanı ne de Tarım Bakanı komisyona bilgi vermemiş, yasanın etkisini ve maliyetini anlatan hiçbir rapor bize sunulmamıştır. Toplumun açık tepkisi varken yasanın mali etkisi konuşulmamıştır.
DAMADİSTAN REJİMİNE HAYIR
Danıştay kararı açıkça bu damadistan rejiminin bu yasasına karşıdır. Eğer bu yasa değişikliğini yapamazlarsa, FETÖ’nün mallarına talip olan madenciler işe devam edemeyecek, zeytinliklerde kanunsuz madencilik ve sanayicilik yapanların önü kesilecek.
Başbakanın “Fiili durumu yasal hale getirmek” dediği şey, FETÖ’cü madencilerden arta kalan ama mahkemelerin onay vermediği zeytinlikler üzerindeki madenlerin de yeni rant sahiplerine açılması mıdır? Bu düzenleme, kanuna aykırı maden çalıştıranlara mahkeme kararı yerine damat onayı verilmesidir.
Damadistan modeli, zeytini ve adaleti tanımamaktır. Kimi damat talimatla serbest kalır, kimi damat da mahkeme kararının karşısına dikilip zeytine elveda yasası çıkarmaya kalkar. Zeytinlikleri yok edecek bu damadistan rejimi, yasa çıkarıp mahkeme kararlarını tanımamaktır ve toplumun haklı isyanını görmezden gelmektir.
Hukuk devletinde kararlar kişiye göre değil olaylara göre verilir. Mahkeme kararlarının önüne, mevcut yasaların koruduğu alanların karşısına yeni yasayla geçilmez. Gerçekleri gizlemeye kalkan kanun gerekçeleri yazılmaz. Bu tür kararlar yurttaşlarımızda adalet ve güven duygusunu zedeliyor. Yaşadıklarımız, ülkemizin yalnızca yurt içindeki güvenini değil, uluslararası düzeyde de güvenini ve itibarını zedeliyor. Bu durumda hukuksuzluğun ve adaletsizliğin dizboyu olduğu ülkemize ne turist, ne de yatırım gelir. Hukuk güvenliğinin olmadığı yerde yarınına kuşkuyla bakan yurtiçindeki iş adamı, kişiselleşmiş adalet düzeninde, öngörülebilir piyasa kurallarının kaybolduğu ortamda yatırım yapmaz."
0 Yorum