ÇUBUK 1 BARAJINDA BASIN TOPLANTISI

ÇUBUK 1 BARAJINDA BASIN TOPLANTISI

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Çubuk 1 barajında basın toplantısı düzenleyerek, gündemindeki siyasal ve diğer soranlarla ilgili konuları değerlendirdi 

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce Çubuk barajında bir basın toplantısı düzenleyerek, halkımızın içinde bulunduğu durumu, sorunları ve siyasal gelişmeleri değerlendirdi. Konuşmasına “Devlet adamı  gelecek nesilleri, Siyasetçi gelecek seçimleri düşünür.  Biz Memleket Partisi olarak, milletimizin önüne çıkacak olan büyük krizleri felâketleri  önceden uyarmak, onlar hakkında önlem almak ve partimizin politikalarını anlatmak istiyoruz. Salıdan salıya Hazine yardımıyla kavga eden partilerden olmak istemiyoruz. Sorunları anlatıp çözüm önerilerini sunmak istiyoruz.” Diyerek sürdürdü. 

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce Çubuk barajında düzenlediği basın toplantısında daha sonra şunları söyledi; “Önümüzde 5 büyük problem var. Bunlardan birisi gıda .Diğeri su, enerji,  ilaç ve deprem.  5 kriz kapıda. Ahırda basın toplantısı yaptık, serada yaptık, buğday tarlasında yaptık. Şimdi de özel bir  mekandayız. Çubuk barajı  1930da yapımına başlanıp 36 da tamamlanan Cumhuriyetimizin ilk betonarme barajı. Burayı özellikle seçtik ki Cumhuriyet’in ilk barajında önümüzde suyla ilgili başımıza gelebilecek olanları peşinen anlatmak istedik. 

Yetmiş sekiz milyon hektar toprağımız var Türkiye Cumhuriyeti nin. Bunun ekonomik olarak sulanabilecek olan kısmının 8 buçuk milyon hektar olduğu söylendi.  Sulanan kısmı ise 6,6 milyon hektar. Fakat gelişen tekniklerle, Teknolojinin ilerlemesi ile bu 8 buçuk milyon hektar artık 25 buçuk milyon hektara çıktı. Yani damlama teknikleri ile sulama da ki yeni geliştirilen yöntemlerle  25 buçuk milyon 25,9 milyon hektarı  sulayabiliriz, neredeyse 26000000 (yirmialtı milyon) hektar. 

ÇOCUKLARIMIZIN GELECEKTEKI SUYUNU KULLANIYORUZ

Şu anda suladığımız ise yirmi beşi yani  yirmialtı milyon hektarın 6,6 milyonunu kullanıyoruz.  Yıllık su potansiyelimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin 112 milyar metreküp su potansiyelimiz var yer altı yer üstü dahil. Ama 54 milyar metreküpünü kullanıyoruz. Yeraltı sularımızın ise% 85 ini kullanıyoruz. Yeraltı suyunu kullanmak çocuğun hakkını yemektir, gelecekten yemektir. 

Yani biz cepten yiyoruz. Değerli arkadaşlarım. Yer altı sularının% 85 ini kullanıyoruz. Bu yer altı sularının % 65 ini de. Bu 85 in 65 ini de tarımda kullanıyoruz. Bu bir felakettir.  Önümüzde felaket kapıda demektir. Türkiye'nin toplam sulama sistemine baktığımızda. % 37’si klasik sulama.  % 41’i kanalet,  % 22’si borulu sistem. Sulanan arazilerimizin Türkiye'de sulanan arazilerimizin altı milyon hektar arazinin % 70’i yüzey sulaması, yani vahşi sulama. % 17’si yağmurlama.  % 13 ü damlama. Yani damlama en iyisi. Ama maalesef bizim % 13 arazimizi ancak damlama ile sağlayabiliyoruz. 

Şimdi verime bakalım hangisinde verimi yüksek?  Yüzey sulaması nda yani bildiğimiz vahşi sulama da% 45 lerde verin. Yağmurlama da% 75 lerde. Damlama da% 95. Damlama sisteme geçersek verim% 95 olacak. Maalesef Türkiye Cumhuriyeti  su konusunda bir  mirasyedi gibi davranmaktadır. Dünyadaki uzmanlar su konusunda ülkeleri 3 gruba ayırıyor. 1 yıllık tüketimi kişi başına 1000 metreküpün altında olanlar. Bunlara su fakiri ülke deniyor. Yıllık. Tüketimi 2000 metreküpten az olanlar bunlara da su stresi yaşayan su azlığı yaşayan ülkeler deniyor. Yıllık kişi başına tüketimi 8000 metreküpten fazla ise. Bunlara da su zengini ülke deniyor. 

Şimdi Türkiye'ye bakalım. 2000 yılında Türkiye'nin kişi başına su tüketimi 1.650 metreküp. Bugün Türkiye'de kişi başına su tüketimi 1346 metre küp. Yani 1650 den. 1346 ya düşmüş 120 seneden. Bu demek ki önümüzdeki 10 sene içinde kişi başına su tüketimimiz 1000 metreküpün altına düşecek. Yani Türkiye su fakiri 1 ülke olacak. Bu artış devam edersin. Yeni göçmenler gelmezse? Sığınmacılar gelmezse 2050 yılında nüfusumuz 100.000000 olacak. 100000000 olacak. Bu demektir ki 2050 yılında çocuklarımız, torunlarımız zahmet çekecek su bulamayacak. Bizler bugünün politikacıları 2050 yılında sorumluyuz. 

KAVGA ETMEK DEĞİL SORUN ÇÖZMEK İSTİYORUZ

Onun için Memleket Partisi olarak Cumhuriyetin ilk barajı'nda bu uyarılarımızı yapmak için buradayız. Ne yapmalıyız sadece? Kavga etmiyoruz. Sadece suçlamıyoruz, çözümde öneriyoruz. Bakın Memleket Partisi olarak ben  partinin Genel Başkanı olarak önerilerimizi milletimizle paylaşıyorum. 

1. Derhal arazi toplulaştırması yapmalıyız. Arazi toplulaştırması yaparsak, kamulaştırmadan inşaattan pek çok yerden masrafımız azalacak. % 40. Daha ucuza mal edeceğiz her şeyi. Verim izle% 85 artacak. O zaman yapmamız gereken iş birincisi arazi toplulaştırması yapmak. Bizim. Türkiye'de. 14000000 hektar arazimiz toplulaştırmaya uygun. Fakat biz bunun 500.0000 haklarını toplulaştırma bildik. Geri kalan 9000.000 hektarı derhal toplu ulaştırıp verimli kullanmamız lazım 

2. Gap niye bitmiyor? Demirel öldü, GAP sahipsiz mi kaldı? Garip sahipsiz olmamalı. Hepimizi ilgilendiriyor GAP,  Konya Ovası Projesi  niye sahipsiz? GAP’ı ve KOP u bitirmeliyiz. 

GAP Sadece bir bölgeyi değil  Yozgat’a kadar bütün ülkeyi ilgilendiriyor. 2010 da bitirilecekti. 2040 a ertelendi. 30 yıllık gecikme yazık günah. Yemeyelim içmeyelim ama GAP’ı bitirelim. Para yok diyebilirsiniz. Para yoksa elektrik kısmını nasıl tamamladık? GAP'ın elektrik kısmı  % 92 oranında tamamlandı. Sulama kısmı % 55 oranında tamamlandı. Para yoksa elektriğe de olmamalı. Elektrik kısmını tamamlamışsak sulama kısmına da tamamlamalıyız. 

AÇIK KANALLA SU TAŞIMAK YERİNE VANAYI TARLAYA GÖTÜRELİM

Değerli arkadaşlarım. İklim değişikliğinin bu kadar konuşulduğu bir yüzyılda  Açık Kanaletlerle su taşımak bize yakışmıyor. Açık kanalet ile su taşıdığınızda % 63 ünü kaybediyorsunuz. Buharlaşıyor, patlıyor, çatlıyor, dökülüyor. Yazık günah. Yani bu çağda açık kanaletle su taşımak, traktör den vazgeçip kara sabana, Çift sürmeye benzer. Mutlaka damlama sulamaya geçmeliyiz, mecburuz buna. 

Su kanunu, işin suyunu çıkarmadan derhal çıkarmalıyız derhal su kanunu. Gri su dediğimiz bir anlamda teknolojide kullanılmış, içmede kullanılmayan ama tarımda kullanabileceğimiz gri su miktarı 4 milyar metreküptür. Bunu derhal tarımda uygulamaya sokmalıyız. 

Su hasadını hemen başlatmalıyız. Çatılardan akan sular, yağmur suları mutlaka yapmalıyız. Havzalarda su varlığına göre ürün deseninin planlanmasını yapmalıyız. Su olmayan yerde mısır ektirmemeliyiz. Su olmayan yerde suya dayanıklı bitkileri önermeli,  desteklemeliyiz. 

Televizyonlarda bütün herkesin diş fırçalarken bile suyumuzu düzgün kullanalım, musluğu açık bırakmayalım diye önerilen bir yüzyılda,  Bu gösterdiğimiz özeni tarımsal sulamada da göstermeliyiz. Muslukta ki suya özen göstermeyelim demiyorum. Oradaki özeni tarımsal sulamada da gösterelim diyorum. 

Doğalgaz vanaları,  nasıl ki evlerin kapısına kadar devlet tarafından getirilmişse? Sulama vanalarını da tarım arazilerinin sınırına vanayı devlet getirmeye mecburdur. Doğalgazla yaptığımız gibi tarımsal sulamada da vanaları tarlanın başına getirmemiz lazım. 

KANAL İSTANBUL YAPACAĞINA SU SORUNUNU ÇÖZ

Peki!! Bütün bunlar için kaç para lazım? 15 buçuk milyar dolar para lazım. Hesabı kitabı partimiz tarafından yapılmıştır. 15 buçuk milyar dolar süre 3 yıldır. 3 yılda 15 buçuk milyar dolar parayı buraya ayırırsak su problemini çözeriz. 

Kanal istanbul'un maliyeti ne kadar? 15 milyar dolar yani kanal istanbul'u yapacağına Türkiye'nin su problemini 81 vilayetin su problemini çözebiliriz. 8 buçuk milyon hektar araziyi damlama sulamayla. Bu paranın içinde bunu yapabiliriz. Bunun 3,7 milyon hektarı yeni kurulacak arazi, 4,8 milyon hektarı ise damlama sulamaya dönüştürülecek kısmı. 

Ne kazanacağız bunu yaparsak? Bir ithalattan vazgeçeceğiz, ithalat olmayacak. İki Rusya'dan Ukrayna'dan gelecek gemilerin yolunu gözlemleyeceğiz. Ayçiçeğinde kendimiz üreteceğiz. Dolayısıyla onun küspesi de hayvanlarımızı olacak. Yemde bulacağız. Dolayısıyla Ukrayna’dan gelen gemileri beklemediğimiz gibi. Sırbistan'dan gelen etleri de beklemeyeceğiz. Et süt kurumuna gitmeye de gerek kalmayacak. Soğan deposu basmaya gerek kalmayacak, kdv indirimine de gerek kalmayacak. Tanzim satışa gerek kalmayacak stokçular diyerek milleti suçlamaya da gerek kalmayacak. Kendimiz üreteceğiz ve 3 yıl içinde bunu bitirdiğimizde. 2 buçuk milyon kişiye istihdam sağlanacak milli gelirimiz artacak, cari açığımız düşecek. 

 

BÜTÜN SİYASİ PARTİLERE MEKTUP GÖNDERECEĞİM

Biz Memleket Partisi olarak üretim diyoruz, huzur diyoruz, bolluk bereket öneriyoruz. Bunu yapabilmek için de akıl ve bilim diyoruz. Akıl ve bilim. Türkiye kendi kendine yetmesi bırak 300 milyonu bakabilecek bir ülkedir. Doğru planlanırsa akıl ve bilim uygulanırsa 300 milyonu bakabiliriz. Kdv indiriminden tanzim satıştan. Depo baskınından markete mektup yazmaktan tehdit etmekten vazgeçelim. Aklı ve bilimi kullanalım diyorum. 

Önümüzdeki hafta da başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere Sayın Kılıçdaroğlu, sayın Akşener olmak üzere hiç kimseyi ayırt etmeden. Bütün siyasi partilere HDP dahil MHP dahil parlamento dışındakiler dahil bütün siyasi partilere bir mektup göndereceğim. Tarım gıda, hayvancılık, su. Bu konuları içeren çözüm önerilerimizi bir dosya halinde bütün siyasi partilere takdim edeceğim. Bundan yararlanmak serbesttir. Daha iyisini yapacak olan varsa tartışmaya hazırız. Televizyonlara da sesleniyorum. Yer verin bu görüşlerimizi gazetelere sesleniyorum. Bu görüşlerimize yer verin. Biz öneriyoruz, yarın siz de yaşayacaksınız. 

Bu problemleri su sıkıntısını biz yaşadığımız da siz de yaşayacaksınız. Bunu tartışmak istiyorum. Bütün siyasi partilerle kim randevu verirse? Kim randevu oraya gitmem, buraya gitmem yok. Saray a da giderim. CHP Genel Merkezine de giderim, HDP Genel Merkezine de giderim. MHP Genel merkezine de giderim. Yeter ki millete bir katkımız olsun. Kim randevu verirse Memleket Partisinin çözüm önerilerini dosya halinde o siyasi partiye takdim edeceğim. Onlarla bunu tartışmak istiyorum. Belki onlarınki daha iyidir. Bu vesileyle mektubu da önümüzdeki hafta göndereceğim."