Seçimlerin en istikrarsız, en kötü yönetimi ile genel seçimlerdeki ittifak havasından bir türlü kurtulamayarak, -olası ittifak olmasa bile- Denizli İl yönetimi tarafından Ak Parti ile –sanki- anlaşma yapılmışçasına hareket edilmesi, adayların bile buna göre seçilmesi MHP tabanında gerçekten büyük bir hüsran yaratmıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin tabanı tarafından çok sevilen ve Merkezefendi ile Pamukkale İlçelerinde Başkanlığa aday olacaklarını –nabız yoklar gibi- tabanda dillendiren iki güçlü ve tecrübeli aday,  MHP’nin önde gelenleri tarafından “Biz onları tutamayız; onlar bizden güçlü” dercesine yok sayılmaları tabanı kızdırmış bulunuyor.

MHP tabanı “İttifakın olacağı belli değildi. Hatta Genel Başkan Devlet Bahçeli herkes yoluna gidecek” dediği sıralarda ortaya çıkartılan belediye başkan adaylarının Denizlili ülkücüleri kucaklasa bile, diğer partilerden oy devşirecek kapasitede olmaması, sanki göstermelik aday çıkartılıyor havasında olmaları bizleri üzüntüye sevk etmiştir. 50 yıllık geçmişi olan ve dinamikleri güçlü, ideolojisi parlak bir partinin kendi evlatlarından aday çıkartamaması düşündürücüdür. Bütün değerlerimizi diğer siyasi partilere kaptırdıkmı ki, diğer partilerden gelen isimleri aday gösteriyoruz? Üstelik, Denizli’de seçimleri kaybetmiş bir genel başkan yardımcısının hala görevde kalması ve süreci idare edemeyerek il yönetimini etkilemesini kabul edemiyoruz.” diyorlar.

Gerçekten, MHP tarafından ortaya atılan adaylara baktığımızda, adayların konumları ve durumları MHP’yi layık olduğu yere taşıyacak kapasitede olmadığı görülüyor.

Bir ülkücü olarak, 40 yılını bu davanın içerisinde geçirmiş ve bir o kadar da basın sektöründe çalışan, siyaseti bilen bir kişi olarak; MHP adaylarının hatırı sayılır oy alabileceklerini sanmıyorum. 

Büyükşehir belediye başkan adayını kaç ülkücü tanıyor? Kaç Denizlili ile irtibatı var? Ben 40 yıllık gazeteci, ülkücü olarak kendisini tanımıyorum. Kendisine oy verecek olanlar “Sandığa gidildiğinde üç hilali görünce başka yere oy vermeyen” gönüldaşlarımdır. Onların sayıları da, 65 bini geçmez. Küstürülen, İyi Parti bünyesinde mücadele eden nice ülkücü genç siyasetçinin duruşu, bu sayıyı aşağılara çekebilir.

Henüz açıklanmayan ama adaylıkları muhtemel gibi gözüken, MHP’ye başka siyasi partilerden gelen ilçe belediye başkan adaylarının ise MHP tabanında ne kadar sevildikleri, istendikleri meçhuldür. MHP tabanı kendilerine destek verebilir ama, önemli olan diğer siyasi partilerin tabanlarından oy olarak seçimleri kazanmaktır.  Gerek anketlerde, gerekse siyasi kulislerde bu çok uzak görülmektedir.

Üstelik İttifak konusu gerçekleşmek üzeredir. Bu durumda MHP bu adaylarını gerimi çekecektir, yoksa yola devam mı diyecektir? Gerçi, şu anda bile Ak Parti ittifakına yakışır adaylar çıkartılmıştır. Bu durum Ak Parti’nin işine yarar. Ancak taban hüsrana uğramamak için İyi Parti bünyesine kayabilir. Hatırlarsanız, geçtiğimiz yerel seçimlerde “Büyükşehir de CHP’ye, İlçe MHP’ye” şeklinde tabanda gerçekleşen ittifakın, bu seçimlerde İyi Parti-CHP bünyesinde resmileşmesi ile MHP tabanı bu ikiliye kayabilir. Zira Ülkücü seçmen “Önce ülkem, sonra partim” anlayışını, bu kez “beka” sorunu haline getirerek “Önce Denizli’m” diyerek, hoşnutsuzluğunu gösterip, “MHP’ye ihtar verebilir” gibi İyi Parti bünyesinde oy kullanabilir.

Olası siyasi atakların gerçekleşmesi tabandaki hüsran, üzüntü, ekonomik sıkıntıların baş göstermesi ve Ak Parti iktidarından bıkkınlık gibi etkenler yüzünden olacaktır. Bu durumda MHP çok büyük yara alacak ve “küçük bir parti” konumunda kalacaktır.

Hatırlayınız; 24 Haziran seçimlerinde eğer ittifak olmasaydı, oy sandıklarında oyunların olduğu iddia edilmeseydi; MHP böylesine güçlü gözükmezdi. Ama yerel seçimlerde partilerden çok adayların isimleri ön plana çıktığından, bu kez oyların gerçek sahiplerine gitmesi ile gerçekler gün yüzüne çıkacaktır.

MHP harakiri yapıyor.

Kan kaybının önlenmesi gerekir.  Bunun içinde güçlü adayların çıkartılması ve meydanları “Ülkücü Hareket” diyerek inleten kadroların olması lazım…