MERAL AKŞENER’İN PARTİSİ

MERAL AKŞENER’İN PARTİSİ

Asında böyle bir yazı yazmayacaktım. Çünkü Yasin Öztürk ile konuştuktan sonra siyasi partilerin içerisinde, belki de en sancılı, en karmaşık olayları bile düzgün bir şekilde yoluna koymak için…

Asında böyle bir yazı yazmayacaktım. Çünkü Yasin Öztürk ile konuştuktan sonra siyasi partilerin içerisinde, belki de en sancılı, en karmaşık olayları bile düzgün bir şekilde yoluna koymak için Akşener ve arkadaşlarının büyük mücadele verdiğini öğrendim. Bu yüzden kafaların karışmasını istemiyordum.

Ama, (Ülkücüler değil) fanatik MHP’liler, fanatik DYP’liler, fanatik Anaplılar, yıllarca bir şey yapmadan suskun ve nötr bir şekilde AKP’nin ülkeyi getirdiği noktayı seyredip, köşelerinde otururken; bir avuç gerçek milliyetçilerin, Ülkücülerin Meral Akşener ve arkadaşlarının etrafında kenetlenerek yeniden “Vatan, Millet” destanını yazmak için kolları sıvadıktan sonra, sülük gibi ortaya çıkması meydanları bulandırıyor. Sülük gibi diyorum; sülük, suyun çekildiği zamanlarda toprakta gizlenir, suyun dolması ile birlikte tekrar gün yüzüne çıkar.

Şimdi bakıyorsun; AKP’nin iktidara geldiği yıllarda bir fare gibi liderlerini ve partilerini bırakanlar, AKP’ye oy veren veya AKP kadrolarında kendilerine yer bulmak için kendilerini pazarlayanlar, bugün Türk Milleti’nin umudu olmuş Meral Akşener’in iktidara yakın olduğunu hissedince 1800 derece, yani fırıldağın da ötesinde kaypakça bir dönüş yapmaya, koltuk kapmaya çabalamaya başladılar.

Kimisi Meral Akşener’i Ankara’dan ne kadar iyi tanıdığını, mecliste onunla güzel diyaloglarının olduğunu, kimisi DYP bünyesinde iken onunla tanışarak siyaset yaptığını, kimisi de O’na “abla” dediğini anlatmaya başladı. Sonra da, Meral Akşener ve ekibi “Kimseye görev vermedik. Kimseye gel çağrı yapmadık. Kapılarımız herkese açıktır. Her kim ki, kendisine görev verildiğini söylüyorsa yalan söylüyordur” mealindeki açıklamasına, Akşener ile birlikte hareket  etmek için MHP il başkanı  iken istifa eden Yasin Öztürk bile “Ben dahil kimseye görev verilmedi” demesine rağmen, bazı içi geçmiş ağalar kendilerince “kadro” kurmaya başladılar ilimizde. Bunun içinde ünlü otellerde toplantılar düzenliyor, üstelik Akşener’in çekirdek kadrosu Ülkücüleri saf dışı etmeye çabalıyorlar.

Tabi yersen..!

Yasin Öztürk, İbrahim Ekiz ve onlarla birlikte hareket eden Ülkücüler;  Meral Akşener ve kadrosunu ilk destekleyenler arasında bulunmaktadır. O’nu doğal lider olarak görmüş ve Yurt sathındaki bütün toplantılarına katılarak, madden ve manen destek vermiş insanlardır. Haliyle, eğer Akşener “ulufe” dağıtır gibi insanlara görev dağıtsaydı, ilk önce onlar görev verirdi. Zira, Ülkücülükte, Milliyetçilikte ve Türk Milleti’nin tabiatında ahd-e vefa ön plandadır. Lakin, bir siyasi oluşumu sil baştan kurarken bu tür olaylar meydana gelirse, başarılı olma oranı sıfırdır. Meral Akşener ve kadrosu bunun bilincindedir ve buna göre hareket etmektedir.

Yasin Öztürk başta olmak üzere, Denizli’deki çekirdek kadro bunu bildiği için sessizliğini korumaktadır. Ancak, kim göreve gelirse gelsin, kim teşkilatları kurmak için görevlendirilirse, o kimsenin etrafında kenetlenmek için de daima göreve hazır beklemektedirler. Yasin Öztürk, “Bana görev verilmeyebilir. Ama bir başkasına görev tevdi edilse bile, biz o kimsenin etrafından kenetlenmeye hazırız. Yeter ki, Türk Milleti’nin bel bağladığı, güvendiği bir insan başarıya ulaşsın. Bundan gurur duyarız” diyor. Bu bile ülkücü kesimin, diğer partilerin döküntüsü fareler gibi yer kapma savaşında olmadıklarını, bilinçli bir siyaset yapmak istediklerinin göstergesidir.

Ülkücüler ve hareket doğal lideri Meral Akşener, sadece ülkücülerin oyları ile iktidar olunamayacağının bilincinde insanlardır. Bu yüzden sağ merkez veya muhafazakar kesim olarak adlandırdığımız sağ seçmenin oylarına talip olmuştur. Böyle bir durumda elbette bütün kesimleri kucaklayacak bir kadronun işbaşına gelmesi, parti tüzük ve programının buna uygun olması doğaldır. Bu durum, hiçbir kesimi dışlamak anlamına gelmediği gibi, Türk Milleti’ni refaha kavuşturacak formülün reçetesidir. Değişen dünya dengelerinde ideoloji partilerinin dengeleri değiştirecek bir yenilik atılımı içerisine girmemesi, erimesine ve güç kaybetmesine sebep olur.

İşte bu yüzden…

Çıkılan yolda; MHP’liler başta olmak üzere Aktroller ve diğer oluşumların sosyal medya, basın üzerinden suçlamaları, algı operasyonu yapmaları şu aşamada tutabilir ama, siyasi partinin kurulması, ve vitrinin ortaya çıkmasından sonra tutmayacaktır. AKP’nin korkulu rüya görmesi, MHP’nin vıcık vıcık viski kokan ağızlarının salyalarını akıtarak yaptığı açıklamaların sebebi budur.

Dün “oy vermeme” gerekçeleri olarak MHP içerisinde “Devlet Bahçeli ile olmaz” diyenler, bugün Meral Akşener hareketine Koray Aydın girdikten sonra “olmaz” diyenlerde aynı kişilerdir. Yelpaze gibi ülkücülüğü kullanarak belli yerlere gelen bu zihniyetteki “dangalaklar” zihin bulandırmadan ayak altından çekilmelidir. (Yoksa ben, düne kadar AKP’den yemlenen bu kişileri, zamanı geldiğinde deşifre etmesini de bilirim.)

Bu yüzden, Meral Akşener oluşumunun tam kadro çalışmasını görmeden çelişkiye, yeise düşmek yanlıştır. Denizli’de konuştuğum pek çok eski siyasetçi Akşener partisinin başarıya ulaşacağını düşünüyor. Hatta, ilimizin sevilen ama AKP ile birlikte köşelerine çekilerek, siyasetten soğumuş olan siyasetçilerinin bile bu oluşum içerisinde ileride görev almak için, görev almasalar da “duayen “ gibi destek vereceklerini biliyorum.  

Görelim bakalım neler olacak…

Allah kolaylıklar versin. Millet’e baş, Anadolu’ya hükümran olma kuvveti versin…