"HAYIR" DEMEK ŞART OLDU
Hafta sonunda yıllardır Türk Milleti’ne AKP tarafından dayatılan ve yine iktidar partisince meclisten geçmesi zor olduğu için TBMM’ne getirilmesi bile düşünülmeyerek rafa kaldırılan Başkanlık…
Hafta sonunda yıllardır Türk Milleti’ne AKP tarafından dayatılan ve yine iktidar partisince meclisten geçmesi zor olduğu için TBMM’ne getirilmesi bile düşünülmeyerek rafa kaldırılan Başkanlık sistemini içeren Anayasa Değişiklik Paketi, “AKP’lilerin 7 sülalesinden hesap soracağını” Türk Milleti’ne deklare eden MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli ve arkadaşları tarafından “Niçin ve Neden?” olduğu bilinmeyen bir sebeple TBMM’ne getirildi.
Devlet Bahçeli tarafından yapılan açıklamalarda “Bizimle olmazsa, HDP’liler ile geçirilecekti” denilmesi, HDP yöneticilerinin tutuklanarak, haklarında 143 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmaya başladıkları bir döneme rast gelmesi de inandırıcılığını bulmadı. Velhasılı kelam, AKP tarafından halkın karşısına getirilmesi riskli görünen bir paket, ansızın ve gerekçe gösterilmeden küçük muhalefet partisi MHP tarafından getirilerek 339 oyla kabul edilerek referanduma götürülmesi kararı çıktı. Bu karar sağduyulu seçmen ve ülkücülerin hüsrana uğramasına sebep oldu. Bütün kesimler, büyük umutlar bağladıkları, ülkenin sigortası olarak gördükleri bir partinin, sert söylemlerinin ardından “iktidar partisine nasıl teslim olduğunu” hala çözememiş bir şekilde, şaşkın sorgulama yapıyor.
MHP içerisinde ne kadar muhalif insan varsa, hepsini FETÖ terör örgütü başta olmak üzere çeşitli bahaneler ile uzaklaştıran ve parti içi demokrasiyi askıya alan Devlet Bahçeli ve ekibi, bu kez Türk Milleti’nin önüne (ülkücülerin deyimi ile) “dava Haini” yaftası ile çıktı.
2018 yılı kurultayında ülkücülerin bir Fatiha bile okumadan “kendisini yolcu” edeceğini, Osmaniye’de yaptırdığı iki katlı evinde “istirahate göndermeye” hazırlandığını, kısacası; kurultaya bile varmadan Ülkücüler yaptıkları muhasebelerinde, kendilerine hiçbir değer verilmediğini anladıkları günden itibaren, bugüne kadar 20 yıllık genel başkanlığı döneminde Türk Milleti’ne ve ülkücülere sayın Devlet Bahçeli’nin hizmetinin olmadığını, canlarını feda ettikleri davalarının kendi genel başkanları tarafından ihanete uğradığını anladıkları andan itibaren Tüm Turan coğrafyasında yaşayan ülkücüler Devlet Bahçeli’yi kalplerinden ihraç ettiler.
Sayın Devlet Bahçeli yaptırdığı anketlerde işte bu sonucu görerek son kozunu oynadı. AKP’li Burhan Kuzu’nun “Başkanlık sistemi gelince MHP kapanacak. İki parti kalacak” açıklamasına bile tepki göstermedi. Böylece MHP tabanının isteklerine boyun eğmeyeceğini, iktidar partisi ile yapılan anlaşmalar sonucunda hem partinin kapatılması yönündeki iddiaları, hem de kamuoyunda kendisine biçilen görevi layıkı ile yerine getiren, ama ülkücü camianın da bir o kadar nefretini kazanan bir genel başkan olarak tarihe adını yazdırmıştır.
Gerçi Başbuğ Alparslan Türkeş’in çelik gibi kurduğu sistem yüzünden çözülmesi mümkün olmayan Ülkücü Dava bu badireyi de atlatır. Kendisine biçilen kefeni yırtar çıkar. Partiler gelip geçici, ülküler daimdir.
Bu Başkanlık Anayasası belki ülkemize faydalı da olabilir. Ancak, Türk Milleti’nin bekasına yönelik böyle bir sistem ve anayasa değişikliği gündeme getirilirken, MHP genel başkanının hiçbir teşkilata, hiçbir sivil toplum örgütüne, hiçbir sosyal guruba, hiçbir ülkücüye danışmadan, istişare etmeden, meşveret yapmadan tek başına karar almasının “hayırlı olacağını” Ülkücüler düşünmemektedir. Böyle bir oylamanın arkasında da Devlet Bahçeli bir otobüs dolusu arkadaşı ile yalnız kalacaktır. Ülkücüler arkasında olmayacaktır. Anayasa Paketi referandumdan geçerek onaylandığında Türk Milleti’ne fayda getirmediği taktirde; tarih huzurunda tek sorumlu diğer partiler değil, tek başına Devlet Bahçeli olacaktır. Tarih kendisini, kendi tabanı ile barışık olmayan, milletine hayırlı hizmet etmemiş bir genel başkan olarak tozlu raflarına atacaktır.
Şimdi soruyorum MHP yöneticilerine;
-İçeriğini tam manasıyla bilmediğimiz, anlatılmayan, tek adamlılık sistemine çanak tutan bir sisteme nasıl destek vereceğiz?
-Basından ve siyasilerin açıklamalarından öğrendiğimiz kadarı ile AKP’lileri geçmişte yapılan bazı suçlardan kurtardığı iddia edilen böyle bir değişikliği gündeme getirerek neyi amaçladınız?
-Terör azmışken, her gün şehitlerimiz acımızı katmerleştirirken, ekonomik kriz hızla büyürken, insanların can güvenliği konusunda endişe duyduğu bir dönemde; ülkenin sorunlarını halletmek yerine, Başkanlık sisteminde dayatılmasını gelecek kuşaklara nasıl anlatacağız?
-Biz Ülkücüler, “hesap sorulacak” bir partinin ardından giderek, onun isteklerine destek veren bir genel merkez yönetiminin bu dayatmasına nasıl katlanacağız?
-Her şeyden önemlisi; Lider, Doktrin, Teşkilat diyerek Türk Milleti’nin bekasını düşünen ve ona göre staratejisini belirleyen bir davanın mensubu olarak, 180 derecelik dönüş yapan, Ülkücülerin hissiyatına önem vermeyen genel merkezin anlayışını dava ideolojisi içerisinde çocuklarımıza nasıl anlatacağız?
Kısaca….
Türk Milleti’nin sevdalısı, ülkücü davanın bir neferi olarak, ülkemin yararına olmadığını düşündüğüm, MHP genel merkezi tarafından bize dayatılan bu Anayasa paketinin hiçbir yarar getirmeyeceğini tahmin ettiğimden HAYIR diyeceğim…
0 Yorum