CHP SENDROMU

CHP SENDROMU

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi ve aynı zamanda Atatürk’ün Türk Milleti’ne emanet ettiği Cumhuriyet Halk Partisi, yıllardır halkımızın dilinde olan “Hizipçilerin Partisi” ünvanını ne…

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi ve aynı zamanda Atatürk’ün Türk Milleti’ne emanet ettiği Cumhuriyet Halk Partisi, yıllardır halkımızın dilinde olan “Hizipçilerin Partisi” ünvanını ne yazık ki bu  seçimden sonra da gösterdi.

Deniz Baykal ve arkadaşlarının siyasete atıldıklarında CHP bünyesine taşıdıkları bu hastalıklı yapı ne yazık ki değirmen taşı gibi siyasi değerleri “başkalarının telkinleri” ile birer birer öğütmeye devam ediyor.

Kaset kumpasının ardından Baykal ve ekibi “hizipçilik” konusunu CHP’ye miras bırakarak gittiler. Miatlarını doldurduktan sonra meydanı yeni hizipçilere bırakarak, bugün köşelerinden seyrediyorlar. Belki üzülüyorlar ama, şu aşamada yapacak bir şey yok gibi gözüküyor.

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Türk Siyasetini takip eden ve okuyabilen insanları biliyorlar ki; “koltuk sevdası” olan bir kişiliktir. O milletvekili olduktan sonra uzun yıllardır “bir gün genel başkan olmak için” ekibini bile gizliden kurmuş, parti içinde parti gibi dışardan bu ekibi ile çalışmalar yürütmüştür. Cumhurbaşkanlığı seçim mitinglerinde ilkkez ortaya çıkardığı ve bahsettiği bu ekip, kendisine iki kez katıldığı genel başkanlık yarışmasında yeterli oyu almasını sağlayamamış, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yüzde 30 civarında oy almasını sağlamıştır.

Bütün planları ortaya çıkan Muharrem İnce, kurultay istemiyorum demesine rağmen, ziyaret ettiği illerde delege bazında çalışmalar yaparak “Olağanüstü kongre”  için kurmayları ile birlikte çalışma yapmış, ancak bu güne kadar yeterli oy sayısını toplayamamıştır. Bu bile, kendisinin CHP tabanı tarafından Cumhurbaşkanı adayı olarak “evet”, Genel Başkan olarak “Hayır” mesajını vermiştir.

Muharrem İnce, partisinin rozetini çıkartarak çıktığı “Başkanlık” yolunda söylemleri, hareketleri ile halkımıza tebessüm ettirmiş, gelecek için umut vermiştir. Bunun ötesinde kendisinin siyasi ağırlığının olduğunu düşünmüyorum.

MHP kurulmadan önce Rahmetli Alparslan Başbuğ ile birlikte Türk Milliyetçilerinin önderleri arasında olan ve meydanları tıklım tıklım dolduran Merhum Osman Bölükbaşı gibi, meydanlara topladığı kalabalıkların oylarını sandığa taşımayı başaramamıştır.  Sevilmiş ama, başkan olacak kadar kendisine halkımız güvenmemiştir. Elbette bunda kendi hataları da vardır. Bütün olumsuzluklar bir araya gelince Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında hiçbir şansı olmamıştır.

Seçim meydanlarında halktan aldığı yüzde 30 oranındaki destek ile verilmek istenilen mesajı bile anlamayan Muharrem İnce, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’ndan 8 puan fazla oy aldığını bahane ederek, genel başkanlık hakkı olduğunu iddia etmektedir.

Oysa; O’nu bu denli yüksek oranla seçim meydanlarına çıkaran genel başkanı Kılıçdaroğlu’dur. O’na bu zemini Adalet Yürüyüşü, iktidarı zora sokan belgelerle ilgili açıklamaları vs. ile hazırlayan yine genel başkanı Kılıçdaroğlu’dur. Ve İnce’nin her şeyi unutarak genel başkanlığa aday olması, kendisine bütün yolları açan insanlara yapılan nankörlükten başka bir şey değildir.

Diğer yandan, 1960 seçimlerinden bu yana Karaoğlan Merhum Bülent Ecevit dönemi haricinde yüzde 30 oranlarında oy alamayan CHP, başa kim geçerse geçsin yüzde 22 dolaylarından ilerisini göremez. Tabanının bile zaman zaman partisinin ilkeleri ile ters düşen bir parti, geçmişini halka tam anlatmadan, sosyal medya dahil bütün kesimlerin hafızalarında yer edinen “İsmet İnönü Camileri kapattı”, “paraların üzerinden Atatürk resimlerini sildirdi” gibi söylemler gerçekleri tam manasıyla halka anlatmadan güven kazanamaz. Üstelik, milliyetçi ve muhafazakar bir seçmene sahip olan Türkiye’de sol söylemlerin tabanda büyük iticilik yarattığı gerçeği varken; CHP’nin Muharrem İnce ile de fazla şansının olmadığını düşünüyorum.

Üstelik, son yıllarda CHP’nin başına gelen en iyi genel başkan olarak gördüğüm Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlıktan ayrılması ile CHP’nin toz duman bir ortamda ivme kaybedeceğini ve potansiyelini hovardaca harcayacağını düşünenlerdenim.

Bu yüzden, son yıllarda Cumhurbaşkanı adayı olarak Erdoğan’ın karşısına çıkma cesareti gösteren bir siyasetçinin, genel başkan adayı olarak CHP’nin başına geçmeye kalkışmasını doğru bulmuyorum. Bu CHP’nin güç ve oy kaybetmesine ve sol liderliğin kaybedilmesine sebep olacaktır.

Böyle olunca, Muharrem İnce’nin genel başkan olmasını değil, “Başkan” adayı olarak önümüzdeki seçimlerde “bütün hatalarını irdeleyerek, tabanın ne istediğini hesaba katarak, araştırarak hazırlıklarını yaparak” tekrar aday olmasından yanayım.

Çünkü, artık Türkiye’de siyasi başarı partilerden değil, bireysel çalışmalardan alınmaktadır.